40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
İsrail, saldırıların ardından binlerce Gazze sakinine karşı gözaltı operasyonları gerçekleştiriyor. Bu kişiler, resmi cezaevlerinin çok ötesinde, Negev Çölü’nde bulunan ve “İsrail’in Guantanamo’su” olarak adlandırılan Sde Teiman Askeri Üssü’ne sevk ediliyor. Bu gizli ve uluslararası toplum tarafından tanınmayan cezaevi, günümüzde insan hakları örgütleri tarafından ciddi anlamda sorgulanıyor. İsrail’in buradaki muamelesi, yaşananlarla ilgili raporlarda adeta bir işkence merkezi olarak tanımlanıyor.
Burada tutuklanan yaklaşık bin 200 Gazze’li, sistematik biçimde çeşitli şekillerde işkenceye uğruyor. Aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu bu kişiler, kurum tarafından ciddi psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalıyor. Hukuki ya da insani standartlardan uzak olan bu uygulamalarda, özellikle kadın tutukluların tecavüz ve cinsel istismar tehdidi altında olduğu belirtiliyor. Suçsuz insanların yaşadıklarını en yakından gözlemleyen avukatlardan Halid Mahajne, Sde Teiman’da geçirilen günlerin insanlık dışı koşullara işaret ettiğini söylüyor.
Müvekkili Muhammed Arabıyla yaptığı görüşmede, Mahajne onun elleri kelepçeli, sürüklenerek ve ayakları zincirlenmiş halde cezaevine götürüldüğünü anlatıyor. Belirgin şekilde fark edilen detaylardan biri ise, tüm tutukluların bileklerine mavi renkli bileklik takılmış olması. Bu bilekliklerde isim yerine sadece numara yer alıyordu ve tutuklular, isimleriyle değil, yalnızca numaralarla hitap edilmekteydi. İsrail, Gazzeli esirlere insani bir davranış yerine, adeta sadece “numara” muamelesi yapıyordu. Ayrıca, tutuklular günde sadece bir kez tuvalet kullanabiliyorlardı.
Mahajne, yaşanan işkence olaylarını Kara ve aşağıdaki ifadelerle anlatıyor: Kanser hastası genç bir mahkum, temiz su istemesine rağmen gardiyanlar tarafından yerlerde sürüklendi ve tuvalet suyu içmeye zorlandı. Kampta, en küçük bir “emir ihlali” bile tecavüz tehdidiyle karşılık buluyordu. Rastgele seçilen esirler, herkesin gözü önünde çıplak bırakefelerek yere yatırılıyor, kelepçeleniyordu. İsrail askerleri, bu sırada cinsel saldırılarda bulunuyor ve bu anlar kayıtlara geçiriliyordu. Kimi zaman yaşlı bir eserin kalçasına cop sokulduğu ve kamerası alındığı da belgelenmişti. Bu esirler, bağırmak, bağırıp isyan etmek gibi haklarını kullanamıyorlardı; tamamen sessiz kalmaya zorlama vardı. Özellikle ağır kan kaybına uğrayan yaşlı adam, yetersiz tıbbi müdahale sonucunda kısa süre içinde yaşamını yitirmiştir.
Mahajne’ye göre, Sde Teiman’da görev yapan doktorlar da adeta bir suç ortaklığı yapıyor. Bu kamplarda uygulanan tıbbi müdahaleler, aslında işkence amaçlı ve sadece acı ve ızdırapı artırıcı şekilde gerçekleştiriliyor. Kampta kurulan “saha kliniği” ise, resmi görevleri yerine getirmekte yetersiz kalıyor; bunun yerine, burada yapılanlar, tutuklular üzerindeki işkenceyi pekiştiriyor. Muhammed’in anlattıkları, bazı mahkumların elleri ve ayaklarının aylarca demir kelepçelerde bağlı kalması sonucu etlerin çürümeye başlamasına neden oluyor. Normal şartlar altında tedavi edilmesi gereken bu yaralar, İsrail doktorları tarafından uzuvların kesilmesi ile sonuçlanıyor. Dahası, bu operasyonlar, acı ve şaşkınlıkla uyanık haldeyken, anestezi kullanılmadan yapılıyor. Gazzeli mahkumların yaşadıkları, gerçek anlamda bir korku ve acı merkezinin varlığını gözler önüne seriyor.
İran’dan sınır dışı edilen Afganları taşıyan otobüs kaza yaptı: Onlarca göçmen hayatını kaybetti
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.