Şam’a dört koldan kuşatma: YPG, İsrail, Dürziler ve İran aynı anda saldırdı

Esed rejiminin 8 Aralık 2024’te devrilmesinden sonra, yaklaşık 14 yıllık savaşın sonunda ortaya çıkan karmaşa ve istikrarsızlık ortamında, bölgedeki en büyük tehditlerden biri olan İsrail ve onun yerel ortaklarının koordineli saldırıları hız kazandı. Bu saldırılar, bölgeyi yeniden ateş hattına döndürme ve daha geniş çaplı çatışmalara zemin hazırlama amacı taşıyor. Dün gece saatlerinde, terör örgütü PKK/YPG’ye bağlı militanlar, Halep’in kuzeyindeki Münbiç bölgesine yönelik yoğun füze saldırıları düzenledi. Bu saldırıda, 4’ü güvenlik görevlisi olmak üzere toplam 9 kişi yaralandı. Aynı zamanda, ülkenin güneyindeki Süveyda bölgesinde, yasa dışı silahlı Dürzi gruplar, bölgedeki güvenlik güçlerine karşı kapsamlı bir harekete geçti. Güvenlik güçlerine ait bazı araçları ele geçiren ve kent çevresinde ilerleyen militanlar, 13 güvenlik görevlisini öldürerek bölgedeki dengeyi ciddi şekilde sarstı. Bu olaylar, bölgedeki kırılgan durumu ve çatışmaların ne kadar derinleştiğini gösteriyor.

Rejimin devrilmesinin ardından, sınırda bulunan Tampon Bölge’yi işgal eden İsrail ordusuna bağlı birlikler, İran’a bağlı terör hücrelerine karşı düzenledikleri operasyonlarla dikkat çekiyor. Bu harekatlar, bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirmeye yönelik ciddi bir adım olarak görülüyor. Ayrıca, rejimden kalan İran destekli mezhepçi militanları “Suriye İslami Direniş Cephesi” adı altında bir araya getirmeye çalışan ve İran’ın bölgedeki uzantısı olarak faaliyet gösteren Ebu Cihad isimli terörist, tüm eski rejim yanlılarını ve militan gruplarını harekete geçmeye çağıran bir video yayınladı. Bu gelişmeler, bölgedeki karmaşık ve çok katmanlı çatışma ortamını daha da derinleştiriyor.

PKK/YPG/SDG’den İlk Saldırı

Suriye resmi haber ajansı SANA, cumartesi gecesi saat 21.40 civarında, Halep’in kuzeyindeki Münbiç bölgesine bağlı Keyara köyü hedef alınarak gerçekleştirilen füze saldırısını duyurdu. Saldırının PKK/YPG kontrolündeki Fırat Nehri’nin doğusu üzerinden yapıldığı ve 4’ü güvenlik görevlisi olmak üzere toplam 9 kişinin yaralandığı belirtildi. Aynı zamanda, Münbiç kırsalında güvenlik güçlerinin, PKK/YPG/SDG militanlarının gerçekleştirmeye çalıştığı sızma girişimini başarıyla engellediği aktarıldı. Bu gelişmeler, örgütün bölgedeki varlığını ve bölge üzerindeki etkisini koruma çabalarının sürdüğünü gösteriyor. 10 Mart’ta imzalanan entegrasyon anlaşmasına rağmen, PKK/YPG’nin uygulamada bu anlaşmaya riayet etmediği ve bölgedeki hakimiyetini pekiştirmeye devam ettiği görülüyor.

Hicri Milislerin Ateşkesi Bozması

Suriye’nin güneyindeki Süveyda bölgesinde ise, İsrail’in desteklediği yasa dışı silahlı Dürzi gruplar, 19 Temmuz’da ilan edilen ateşkesi ihlal ederek yeniden çatışmalara başladı. Kent merkezinden hareket eden bu silahlı gruplar, iç güvenliği sağlayan İçişleri Bakanlığı’na bağlı güçlere saldırı düzenledi. Güvenlik güçlerine ait zırhlı araçlar ve pikaplar, bu saldırılarda el değiştirdi ve silahlı gruplar, kentteki savaş alanını genişletmek amacıyla Saala köyüne doğru ilerledi. Çatışmalar sonucunda 13 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti. Hükümet ile Dürzi aşiret liderleri arasında, insani yardımın ulaşması, saldırıların durdurulması ve güvenliğin sağlanması gibi temel maddeleri içeren 19 Temmuz anlaşması, bölgeyi istikrara kavuşturmayı amaçlamıştı. Ancak, taraflar arasındaki güvenlik açıkları ve çatışma ortamı, bu uzlaşmayı zedeledi.

İsrail Kuvvetleri ve İran Destekli Gruplar

İsrail ordusuna bağlı kuvvetler, dün Kuneytra bölgesinde çeşitli evlere baskınlar düzenleyerek 4 kişiyi gözaltına aldı. Bu operasyonlar, bölgedeki gerilimi artırırken, İsrail’in bölgedeki askeri varlığını ve müdahale kapasitesini gözler önüne seriyor. Ayrıca, İsrail’in Suriye’ye yönelik müdahaleleri gerekçe gösterilerek, İran destekli milis gruplarını “Suriye İslami Direniş Cephesi” adı altında bir araya getirmeye çalışan ve İran’ın bölgedeki uzantısı olarak faaliyet gösteren Ebu Cihad isimli terörist, uzun bir video kaydı yayınladı. Bu videoda, “Suriye’de hükümetin varlığının olmadığını” ve “İskenderun sancağından Şam’a kadar tüm direnişçileri cihada çağırdığını” ifade etti. Bu açıklamalar, bölgedeki gerilimin tırmanışını ve İran’ın bölgedeki stratejik hamlelerini ortaya koyuyor.

Şam Hükümetinin Durumu ve Uluslararası Tepkiler

Şam yönetimi, 10 Mart ve 19 Temmuz’da yapılan anlaşmalar doğrultusunda, PKK/SDG ve İsrail destekli Dürzi gruplarla çeşitli uzlaşılar sağlamıştı. Bu anlaşmalar, Suriye topraklarının tam egemenliği açısından önemli adımlar olarak görülüyordu. ABD ve bölgesel aktörler de bu süreçlere destek verdi. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, İsrail’in saldırılarını durdurma ve Süveyda bölgesine güvenlik güçlerinin yerleştirilmesi konusunda uzlaşı sağlandığını açıkladı. Barrack ayrıca, SDG’nin bu anlaşmalara uymaması halinde ABD desteğinin sonlandırılacağını belirtti. Buna karşılık, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bölgedeki tüm devlet dışı silahlı unsurlara, “Ülkeyi bölmeye yönelik adımlar atarsanız, müdahale ederiz” uyarısında bulundu. Bu gelişmeler, uluslararası aktörlerin Suriye’deki karmaşık güç dengesini yakından takip ettiğini gösteriyor ve Şam hükümetinin, bölgedeki gelişmelere karşı diplomatik yollarla çözüm arama çabalarını sürdüreceği öngörülüyor.