Pakistan, bugün 78. bağımsızlık yıl dönümünü kutluyor ve bu özel gün, ülke genelinde büyük bir coşku ile karşılanıyor. Bu gurur verici an, yaklaşık 240 milyondan fazla Pakistanlının yaşamını etkileyen önemli bir dönüm noktasıdır. Ülke, tarih, kültür ve modernleşmenin iç içe geçtiği renkli bir mozaik olarak varlığını sürdürüyor. Ziyaretçilerine, binlerce yıllık miraslara ve özellikle de kadim İndus Vadisi Medeniyeti’nin eşsiz örneklerine hayranlık duyma fırsatı sunan Pakistan, mutfak kültürü, gelenekler, kıyafetler, mevsimler, dinler ve diller açısından zengin bir çeşitlilik ortaya koyar. Siyasetten sanata, spordan bilime kadar birçok alanda, Pakistanlılar küresel arenada başarılarıyla tanınmış ve sürekli kendilerini geliştirerek dirençlerini ortaya koymuşlardır.
Türkiye ile Pakistan arasındaki güçlü dostluk bağları, 78 yıllık tarihiyle şekillenmiş ve karşılıklı tarih, kültür ve saygıya dayanan sağlam temeller üzerine inşa edilmiştir. Pakistan halkı, Hint Alt kıtasında yaşayan Müslümanlar olarak Osmanlı İmparatorluğu’na duyduğu derin saygı ve bağlılıkla bilinir. Osmanlı’ya yönelen her tehdidi savuşturmak ve destek olmak için defalarca harekete geçmişlerdir. 1877’de Osmanlı Rus savaşında, Sindh Medrese-i İslam’ın kurucusu Hasan Ali Efendi, Türk kardeşlerinin yanında yer almıştır. Sultan II. Abdülhamid’in, Türk halkı için yaptığı katkılar, onun 1889 yılında “Efendi” ve “Bey” unvanlarını almasına vesile olmuştur. Balkan Savaşları sırasında, Aralık 1912’de Hint Alt kıtasındaki Müslümanlar, Dr. Mukhtar Ahmad Ansari liderliğinde İstanbul’a tıbbi ve insani yardım amacıyla bir heyet göndermiştir. Bu hareketler, Güney Asya Müslümanlarının tarihi boyunca Türk kardeşleriyle dayanışma örnekleri olmuştur.
Bağımsızlığını kazandıktan sonra da Türkiye ilişkilerimiz güçlenerek devam etmiş ve iki toplum arasındaki bağlar daha da derinleşmiştir. Atalarımız, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında birlikte mücadele etmiş ve bu karşılıklı destek anlayışını sürdürmüşlerdir. Bu ortaklık, büyük liderlerin vizyonlarıyla da şekillenmiş; örneğin, Muhammed Ali Cinnah, “İçte barış, dışta barış” ilkesini benimserken, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözüyle uyum içinde olmuştur. Tarih boyunca, Türkiye’nin ilk büyükelçisi olarak atanan Yahya Kemal Beyatlı ve Pakistan’ın ilk büyükelçisi olarak atanan Mian Bashir Ahmed, iki ülkeyi birbirine yakınlaştıran önemli figürler olmuştur.
Bugün, Pakistan ve Türkiye, geleneksel diplomasi sınırlarını aşan ve stratejik ortaklık seviyesine ulaşmış ilişki ağları kurmuştur. Güvenlik alanında da ortak hareket etmekte, krize hazır ve dayanışma içerisinde bulunmaktalar. Örneğin, 2005 yılında Pakistan’daki yıkıcı seller sonrası Türkiye’den Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilk ziyaret eden lider olmuş ve bölgeye destek sağlamıştır. 2023’te ise, Pakistanlı arama-kurtarma ekipleri, Türkiye’deki büyük depremler sonrası ilk ulaşan yardım gruplarından biri olmuştur. Ayrıca, 2016’daki darbe girişimi sonrası Pakistan, açık ve kararlı bir destek mesajı vermiştir. Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi (YDSİK) kapsamında, gerçekleştirilen 7. oturumda, 24 alanda çeşitli mutabakatlar imzalanmış ve ortak projeler hız kazanmıştır. Bu gelişmeler, karşılıklı iş birliği ve ortak gelişim irademizin göstergesidir.
Pakistan, nüfusu ve stratejik konumuyla bölgesel ve uluslararası ticarette önemli bir aktör konumundadır. Reformlar ve kapitalist çerçevede yürütülen çalışmalar, enerji, tarım, bilişim teknolojileri ve madencilik gibi pek çok sektörde yatırım olanakları sağlamaktadır. Ayrıca, iki ülke yakın zamanda yalnızca Türk girişimciler için Karaçi’de kurulacak olan bir Özel Ekonomik Bölge (ÖEB) ile ticareti ve ekonomik bağları daha da güçlendirmeyi hedeflemektedir. Savunma alanında da Türkiye ve Pakistan, yüksek seviyeli askeri diyaloglar ve ortak projelerle bölgesel güvenliği sağlamaktadır. Milgem sınıfı savaş gemileri ve Mushak eğitim uçakları, bu ortaklığın en görünür göstergeleri arasında yer almaktadır.
Pakistan–Türkiye ilişkisinin temelinde sadece resmi diplomatik bağlar değil, ortak kültürel miras ve güçlü dayanışma yatmaktadır. Bu bağlar, iki halkın kalbinde derin bir bağ kurmuş ve milletler arası ilişkilerde birlik ve beraberliği temsil etmektedir. Pakistan olarak, her zaman Bağımsızlık Günü’müzü kutlarken, bu benzersiz bağı bir gurur ve sorumlulukla yüceltiyor ve iç içe geçmiş geleceklerini, karşılıklı gelişim, barış ve kalıcı güvenlik ilkeleri doğrultusunda ilerletmeyi arzuluyoruz.
Pakistan–Türkiye kardeşliği sonsuza dek yaşasın!
02:00
News
Dünya
Dünya
Dünya
Dünya
Dünya
Dünya
