40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
İsrail’in Gazze Şeridi’nde 23’üncü ayına giren ve durmaksızın devam eden saldırıları, işgal ve soykırım politikalarının bir parçası olarak, bölgedeki insani kriz büyümeye devam ediyor. İsrail hükümetinin Gazze’nin tamamının işgal edilmesine ilişkin aldığı karar, hem ordu hem de muhalefet partileri ve rehinelerin aileleri tarafından yoğun tepkiyle karşılanıyor. Uzmanlar ise hükümetin bu konuda bir yol ayrımında olduğunu ve rehineleri kurtarmak ile Hamas’ı tamamen yok etme politikası arasında kritik bir tercih yapmak zorunda kaldığını vurguluyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, önceki gün gerçekleştirilen güvenlik toplantısında, tüm itirazlara rağmen Gazze’nin tamamen işgal edilmesi yönündeki kararlılığını yineledi. Bakanlar Kurulu’nun bugün yapacağı toplantı ise, bu kararın nihai şeklini alması açısından büyük önem taşıyor. Uluslararası toplum ve bölgedeki aktörler ise, bu sürecin sonuçlarını yakından takip ediyor.
İsrail medyasından Haaretz’e açıklama yapan, rehin alınan İsrailli Eitan Horn’un babası Itzik Horn, Gazze’de tutulan rehinelerin ailelerinin savaşın daha da genişlemesine karşı olduğunu dile getirerek, “Başbakanın amacını sorguluyoruz. Kamuoyunun bu konuda ne düşündüğünü ve bu kararın ülkeye olası etkilerini anlamamız gerekiyor. Oğlumu neden öldürmek istediğinizi, halkımıza anlatın,” ifadelerini kullandı. İsrail ordu kaynakları ise, Gazze’nin tamamının işgal edilmesi durumunda, birçok askerin hayatını kaybedebileceği, yüzlerce askerin yaralanabileceği ve rehinelerin de zarar görebileceği uyarısında bulunuyor.
İsrail’deki bazı asker aileleri ve yedek kuvvetler ise, savaş yükünün belli bir kesimin omuzlarına yıkıldığını belirterek, askerlerin aileleri ve yaşamlarının ciddi anlamda etkilendiğine dikkat çekiyor. Bir asker annesi, Netanyahu’yu askerleri siyasi çıkarlar uğruna kullanmakla suçlayarak, “Gazze’yi benim oğlum mu işgal edecek? Yoksa senin oğlun mu?” diyerek tepkisini dile getirdi. Bu açıklamalar, hükümetin kararlarının iç kamuoyunda ve asker aileleri arasında ciddi bir rahatsızlık yarattığını gösteriyor.
İsrail’in Gazze’yi tamamen işgal etme planı, sadece askeri ve insani değil, aynı zamanda büyük bir ekonomik yük anlamına geliyor. İlk tahminlere göre, Gazze’nin kontrolünü ele geçirme maliyeti 10 ila 20 milyar şekel (yaklaşık 2,9-5,8 milyar dolar) arasında hesaplanıyor. Ayrıca, bölge üzerinde tam kontrolü sürdürmenin yıllık maliyetinin ise 60 ila 130 milyar şekel (yaklaşık 17,4-37,6 milyar dolar) arasında olacağı öngörülüyor. Bu maliyetler, eğitim sistemine uluslararası denetimi sağlayacak altyapı, gıda tedariki, askeri personelin rotasyonu ve asker ailelerine ödenecek tazminatları kapsıyor. Ayrıca, yeniden Yahudi yerleşimleri inşa edilmesi halinde bu rakamların hızla artacağı ve uluslararası baskıların finansal yükü daha da ağırlaştıracağı uzmanlar tarafından dile getiriliyor.
Uzmanlar, İsrail’in şu anki uluslararası imajı ve bölgedeki politik durumu göz önüne alındığında, bu mali yükü tek başına sırtlanmak zorunda kalacağını belirtiyorlar. Her ne kadar ekonomik maliyetler yüksek olsa da, hükümetin bu kararı almak zorunda kalmasının altında, bölgedeki güvenlik endişeleri ve iç politikadaki dengeler yatıyor.
Uzmanlar, İsrail’in müzakere stratejisinin çöktüğüne işaret ederek, hükümetin iki temel seçenek arasında kaldığını söylüyorlar. Maariv’e konuşan İsrailli Dr. Avner Saar, “Rehinelerin serbest bırakılması veya Hamas’ın yok edilmesi hedefleri arasında net bir tercih yapmak zorundayız. Her ikisini aynı anda sürdürmeye çalışmak, stratejik başarısızlığa yol açar,” diyor. Saar, bu iki hedefin birbirine zıt olduğunu ve hükümetin bu konuda net bir karar vermesi gerektiğini vurguluyor.
Öte yandan, uzmanlar ve analistler, hükümetin bu kritik dönemde karşı karşıya olduğu ikilemde, ya rehinelerin kurtarılması ya da Gazze’nin tam anlamıyla işgali ve yok edilmesi yolunda karar vermek zorunda kalacağını belirtiyorlar. Bu durum, bölgedeki istikrar ve diplomatik ilişkiler açısından da büyük önem taşıyor.
İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, son günlerde yaşanan gelişmeler üzerine, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Miami’de yaşayan oğlu Yair Netanyahu’ya, Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir’i isyan ve askeri darbe girişiminin arkasında olmakla suçlamasıyla karşılık verdi. Katz, “Evet, Zamir’i Genelkurmay Başkanı olarak ben önerdim ve Başbakan ile hükümet bu öneriyi onayladı,” diyerek, bu iddiayı reddetmedi. Aynı zamanda, Genelkurmay Başkanı’nın görüşlerini uygun platformlarda dile getirme hakkı ve görevi olduğunu vurguladı.
Medya ve uzmanlar ise, Netanyahu ile Genelkurmay Başkanı Zamir arasında, Gazze’deki askeri harekatın gidişatı ve stratejileri konusunda görüş ayrılıklarının olduğu yönünde analizler yapıyor. Özellikle, Zamir’in Gazze’nin tamamının işgaline karşı durduğu ve hükümetin bu yöndeki kararını eleştirdiği biliniyor. Bu iç çekişmeler, bölgedeki askeri operasyonların seyrini ve hükümetin politikalarını doğrudan etkileyebilir, bölgesel istikrarı yeniden şekillendirebilir.
Aliyev ve Paşinyan Washington’da görüşecek, Beyaz Saray’da barış zirvesi