40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Sevgili Meral Polat, öncelikle yeni şarkınızın bol dinlenmeli ve sevgiyle paylaşılmalı olması dileğiyle; bu güzel eseri müzikseverlerle buluşturduğunuz için tebrik ederim. Müzik, duygularımızı en derin şekilde ifade eden en güçlü araçlardan biri. Şarkınızın oluşum sürecinden ve vermek istediği mesajın öneminden bahsetmek gerekirse, “Boyun Eğmem” şarkısı, sadece bir müzik eseri değil, aynı zamanda bir direniş ve dayanışma çağrısı. Halkın, doğanın, hayvanların ve emekçilerin sesi olmayı amaçlayan bu parça, eşitlik ve adalet talebini cesurca haykırıyor. Emperyalist ve ataerkil sistemlere karşı çıkan, faşizme, ırkçılığa ve adaletsizliklere karşı duruşunu net bir şekilde ortaya koyan bu şarkı, içtenlikle protest rock ve çöl blues’un güçlü birleşimiyle ortaya çıktı. Sevgiyle, isyanla ve dirençle yazılan bu eser, dinleyicilere umut ve güç aşılamayı hedefliyor.
-“Meydan” adını verdiğiniz yeni bir albüm müjdeniz var. İçeriğindeki şarkıların tarzları nasıl olacak?
“Meydan”, benim ikinci albümüm olmasının yanı sıra, hem içsel bir yolculuğu hem de kolektif bir varoluş çağrısını içeriyor. Bu albüm, kendi sesimi özgürce ifade edebilme arzusundan doğdu; acıyı adlandırma, hakikatle yüzleşme ve içimizdeki sesleri ortaya çıkarma ihtiyacını yansıtıyor. Bu süreçte, sadece benim hikâyem değil, hepimizin ortak sesi bu meydanda buluşuyor. Albüm, Jin, Jiyan, Azadî (Kadın, Yaşam, Özgürlük) felsefesinden, dişil sezgiden ve direniş ruhundan ilham alıyor. Chris Doyle, Jens Bouttery ve Frank Rosaly ile birlikte çalıştık; ayrıca “Çenek” adlı şarkıda 26 kadın birden sesini duyurdu. Mola Sylla, Ibbelise Guarda Ferraguti, Murat Ertel ve Can Ömer Uygan gibi sanatçılarla da çeşitli ortaklıklar gerçekleştirdik. “Meydan”; Anadolu ve Mezopotamya’nın köklerinden beslenen, Afrobeat, Mali blues ve psychedelic rock gibi farklı müzik tarzlarının iç içe geçtiği, zengin ve özgün bir müzik harmanı. Miksleri Pieterjan Coppejans’a ait olan bu albüm, aslında içimize ve birbirimize açıldığımız, ortak alanımız olan “Meydan” anlamını taşıyor.
-Müzisyenliğin yanı sıra oyunculuk kariyeriniz de olmuştu. Tercihinizi müzikten yana kullandınız diyebilir miyiz?
Son beş yıldır müzik, ruhumun en derin ve en özgün sesi haline geldi. Kendimi en gerçek haliyle ifade ettiğim ve içsel dünyamı paylaştığım en güçlü alan bu. Amsterdam Tiyatro Akademisi’nden mezunum; ancak tiyatro, film, televizyon ve belgesel gibi farklı alanlarda da çalışmalarım var. Hepsi benim çok sesli ve çok renkliliği temsil eden birer parçam. Sanat, kimliğim değil; yaşam biçimim ve anlatım yolum. Çok yönlü ve zengin bir ifade biçimi olan sanat, benim en büyük gücüm. Sesimi kullanmak, hikâyeler anlatmak ve duygularımı yansıtmak, benim varoluş biçimim. Bu nedenle, müzik ve sanat hayatımda birbirini besleyen ve güçlendiren alanlar olarak yer alıyorlar.
-Hollanda doğumlusunuz. Hayat hikayenizi sevenlerinizle birlikte dinlemek isterim. Kariyerinize burada devam etmeye nasıl karar verdiniz?
Hollanda’da, emekçi bir ailenin çocuğu olarak büyüdüm. Evimizde küçük yaşlardan itibaren ses, söz ve hikâye doluydu; babamın sazı ve şiirleriyle iç içe büyüdüm. Onun şiirleri, içimde zaten var olan seslerin ve anlatma arzularının adını koymasına yardımcı oldu. Tiyatro eğitimi aldım ve Amsterdam Tiyatro Akademisi’nden mezun oldum; bu deneyim, beni farklı disiplinlerde kendimi ifade edebilen bir sanatçı haline getirdi. Yıllarca tiyatro, film ve dizi gibi alanlarda çalıştım ve hikâyeler anlattım. Ancak müzik, her zaman içimdeki en derin ve en samimi iletişim yolu oldu. Babamın şiirleri ve onun mirasıyla, “Ez Kî Me” adlı ilk albümümle başlayan müzikal yolculuğum, aslında çok daha eski bir arzunun sonucu. Kendime ve kültürel hafızama olan bağlarımı güçlendiren bu yol, beni hem kişisel hem de sanatsal anlamda derinleştirdi.
-Konserleriniz Hollanda’da devam ediyor mu, Türkiye’de sizi nerede dinleyebiliriz?
Yolculuk devam ediyor… 🙂 19 Eylül’de yeni albümüm “Meydan” çıkıyor ve ardından turne programlarımız başlıyor. Türkiye’de şu an için netleşmiş konserler olmamakla birlikte, planlarımız ve temaslarımız devam ediyor. Geçmişte Dersim, Bodrum, İstanbul ve Bozcaada gibi farklı şehirlerde sahne aldık. Şimdi ise uluslararası alanda çalışmalar yapan Charmworks ile yeni projeler ve konserler üzerinde yoğunlaşıyoruz. Bu süreçte, hem yerel hem de global dinleyicilerle buluşmayı ve müziğimizi paylaşmayı sabırsızlıkla bekliyorum.
-Son olarak, Türk müziğinden beklentiniz ve hedefleriniz nelerdir? Önümüzdeki yıllarda kendinizi nerede görüyorsunuz?
Türk müziğinin zenginlikleriyle uluslararası arenada daha fazla tanınmasını ve değer görmesini arzuluyorum. Müziğimizin evrensel bir dil olduğunu biliyorum ve bunu en iyi şekilde dünyaya anlatmak istiyorum. Öncelikle, “Meydan” albümümüzü en iyi şekilde tanıtıp, dinleyicilerin kalplerine dokunmayı hedefliyorum. Canlı performanslarda, seyirciyle kurulan bağın gücüne inanıyorum ve bu anları daha da derinleştirmek istiyorum. Önümüzdeki yıllarda, hem Türkiye’de hem de global sahnelerde aktif olmaya, çeşitli projelerde yer almaya ve müziğimizin sınırlarını zorlamaya devam edeceğim. Kendimi, sanat ve müzik aracılığıyla birleştirici, direnişçi ve ilham verici bir figür olarak görüyorum ve bu yolda ilerlemeyi sürdüreceğim.
Soyunma odasına giren görevli neye uğradığını şaşırdı… İki ünlü sevgili film setinde aşk kaçamağında yakalanmış!