40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Tunus’ta sivil toplum kuruluşları ve Filistin Ortak Eylem Koordinasyonu temsilcileri, ortak bir adım atarak Gazze’ye yönelik sürdürülen abluka ve insani yardım konularında farkındalık yaratmak amacıyla önemli bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya katılanlar, bölgedeki insani kriz ve uluslararası toplumun sorumluluğu üzerine kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Ayrıca, Küresel Kararlılık Filosu’nun faaliyetleri ve bölgedeki dayanışma çağrıları detaylı şekilde ele alındı.
Küresel Kararlılık Filosu temsilcisi Hayfa el-Mansuri, toplantıda yaptığı konuşmada, dünya genelinden 44 ülkenin katılımıyla hazırlanan ve Gazze’ye ulaşmayı hedefleyen yeni sivil filo girişimini duyurdu. Mansuri, filonun amacı ve hazırlıkları hakkında detaylı bilgi verdi ve “Bugün burada, Gazze’ye uygulanan yasadışı ablukayı kırmak ve insani yardım koridoru açmak için bir aradayız. Bu girişim, dünya genelinde farklı kıtalardan gelen sivil toplum ve aktivistlerin ortak çabasıdır. Bu yaz sonunda, çeşitli ülkelerden onlarca tekne, koordineli ve eş zamanlı olarak Gazze’ye ulaşmak üzere yola çıkacaktır.” şeklinde konuştu.
Filonun ilk misyonunun 31 Ağustos’ta İspanya’nın limanlarından başlaması planlanırken, ikinci hareketin 4 Eylül’de Tunus’tan gerçekleştirileceği belirtildi. Mansuri, ayrıca, bu girişimin uluslararası toplumun dikkatini bölgedeki insani kriz ve soykırım tehdidine çekmek amacıyla düzenlendiğine vurgu yaptı.
Filoya katılmak üzere başvuruda bulunan aktivistlerin sayısı ise 6 bini aşmış durumda. Küresel Kararlılık Filosu üyelerinden Seyf Ebu Kişk, bu yoğun ilginin ve katılımın, bölgedeki dayanışma ve insani yardım taleplerinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdiğini ifade etti. Ebu Kişk, katılımcıların yola çıkış öncesinde çeşitli etkinlikler ve kampanyalar düzenleyeceğini belirterek, “Bu, sadece insani yardım değil, aynı zamanda Filistin halkına yönelik uluslararası desteğin ve dayanışmanın sembolü olacak bir hareket.”
Filonun amacı ve hedefleri doğrultusunda, bölgenin güvenliği ve operasyonların koordinasyonu büyük önem taşıyor. Katılımcılar, bölgedeki insani kriz ve uluslararası hukuka uygun hareket edilmesi konusunda ortak bir duruş sergileyeceklerini açıkladılar.
İsrail’in bölgeye yönelik insani yardım girişimlerine müdahaleleri, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmiş durumda. Özellikle, daha önce gerçekleştirilen yardım gemilerine yönelik müdahaleler, bölgedeki gerilimi artırmış ve uluslararası eleştirilere neden olmuştu. Örneğin, Hanzala gemisi, 13 Temmuz’da İtalya’nın Syracusa Limanı’ndan hareket etmiş ve Gazze’ye yardım götürmek üzere yola çıkmıştı. Ancak, İsrail ordusu, 26 Temmuz’da uluslararası sularda gemiye müdahale ederek, aktivistleri alıkoymuş ve gemiyi Aşdod Limanı’na yönlendirmişti.
Bu müdahale sırasında, gemide farklı ülkelerden aktivistler bulunuyordu ve İsrail’in alıkoyduğu aktivistlerin bir kısmı sınır dışı edilerek serbest bırakılmıştı. Ayrıca, İsrail’in önceki ay düzenlediği diğer yardım girişimleri de benzer şekilde uluslararası tepkilere neden olmuştu. Örneğin, 1 Haziran’da yola çıkan Madleen gemisi, İsrail tarafından 9 Haziran’da müdahale edilerek, aktivistleri alıkoymuş ve sınır dışı etmişti. Bu olaylar, bölgesel ve küresel aktörlerin insani yardım girişimlerine olan yaklaşımını ve bölgedeki gerilimi gözler önüne sermektedir.
Son olarak, İsrail’in insani yardım gemilerine ve uluslararası filolara yönelik müdahaleleri, bölgedeki insani krizin boyutunu ve uluslararası toplumun sorumluluğunu yeniden gündeme getirmiştir. Uluslararası toplumun, bölgedeki insani krizleri çözmek için ortak hareket etmesi ve girişimlerin güvenliğini sağlaması büyük önem taşımaktadır.
Trump yönetimi, afet fonlarını “İsrail’e boykot uygulamama” şartına bağladı