40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Son dönemlerde, ev sahibi ve kiracı arasındaki anlaşmazlıklar yalnızca kira ödemeleri ve kira artış oranlarıyla sınırlı kalmayıp, özellikle kiralık evlerde bulunan beyaz eşyaların ve mobilyaların taşınma sırasında götürülüp götürülmediği konusunda ciddi tartışmalara yol açmaktadır. Bu durum, hem Türkiye’de hem de uluslararası platformlarda sıkça gündeme gelen ve medyada geniş yankı bulan bir konu haline gelmiştir. Özellikle mobilyalı kiralık evlerde, kiracıların taşınırken eşyaları alıp götürmesi veya satması, yeni bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Türkiye’den ve yurtdışından yaşanan olaylar, bu meselelerin ne denli karmaşık ve hassas olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda, özellikle mobilyalı ve beyaz eşyalı kiralık evlerdeki eşyaların durumu, hukuki ve etik açıdan önemli bir tartışma konusu olmaktadır.
Özellikle Avustralya’da yaşanan ve sosyal medyada büyük yankı uyandıran olay, bu tarz sorunların uluslararası boyutta da ne kadar yaygın olduğunu ortaya koyuyor. Ancak, benzer örnekler Türkiye’de de sıkça yaşanmakta ve birçok kiracı ile ev sahibi arasındaki ihtilafın temel kaynağını oluşturmaktadır. Bu olaylar, kiracılık ilişkilerinde güven ve sorumluluk kavramlarının yeniden sorgulanmasına neden oluyor. Ayrıca, bu tarz durumlar hukuki açıdan da ciddi sonuçlar doğurmakta; mağdur ev sahipleri, haklarını aramak ve eşyalarını geri almak adına çeşitli yollar denemektedirler.
Avustralya’da gerçekleşen ve sosyal medyada hızla yayılan olayda, mobilyalı kiralanmış bir dairede yaşayan Katie isimli kiracı, taşındıktan sonra evdeki temel beyaz eşyaları da beraberinde götürdü. Bu eşyalar arasında buzdolabı, çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi gibi değerli eşyalar bulunuyordu. Ev sahibi, kira sözleşmesine dahil edilen bu eşyaların taşınma sırasında alınmaması ve satılmaması gerektiğini hatırlatmasına rağmen, Katie bu durumu kabul etmedi ve eşyaların kendisine ait olduğunu düşündüğünü belirtti.
Haberde, Katie’nin taşınmadan önce ev sahibiyle yaptığı veda mesajında, “Merhaba, sadece anahtarları tezgâhın üzerinde bıraktım. Her şey için teşekkürler” ifadesini kullandığı yer alıyor. Ancak, ev sahibi eve döndüğünde buzdolabının yerinde olmadığını fark etti ve Katie’ye, “Buzdolabı nerede?” diye sordu. Katie ise, “Ah, ben aldım. Çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi de aynı şekilde” yanıtını verdi. Bu durum karşısında büyük şaşkınlık yaşayan ev sahibi, duruma tepki göstererek, “Onlar senin değildi. Kira sözleşmesinin bir parçasıydı” diyerek durumu netleştirmeye çalıştı.
Özellikle, Katie’nin, “Evet ama onları her gün kullanıyordum. Bunların benim olduğunu sanıyordum” şeklindeki savunması, olayın hukuki ve etik boyutunu derinleştiriyor. Ev sahibi ise, envanterde yer alan ve imzalanmış kira sözleşmesinde açıkça listelenmiş bu eşyaların iadesini talep etti. Bu gelişmeler, kiracı ile ev sahibi arasındaki güvenin sarsılmasına ve hukuki sorunların doğmasına neden oldu. Katie ise, eşyaların yeni evinde olduğunu belirterek, “Gerçekten öyle olduklarını düşündüm. Yani, onları kullandım. Sanki benimmiş gibi hissettirdiler” diyerek, olayın yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını iddia etti. Bu durum, taraflar arasında ciddi bir hukuki ve etik ihtilafı beraberinde getirdi. Ev sahibi, Katie’yi hırsızlıkla suçladı ve olayın sonucu henüz netlik kazanmadı. Bu tip durumların, sosyal medya ve çeşitli platformlarda geniş yankı bulması, toplumda farkındalık ve dikkat çekme açısından önemli bir rol oynuyor.
Avustralya’daki olaylar tek değil. Türkiye’de de, özellikle eşyalı kiralık evlerde, kiracıların taşınırken eşyaları alıp götürmesi, satması veya zarar vermesi gibi olaylar son zamanlarda artış göstermektedir. Bu tip durumlar, hem ev sahiplerinin mağduriyetine hem de hukuki süreçlerin uzamasına neden olmaktadır. İşte Türkiye’den medyaya yansıyan üç önemli ve çarpıcı örnek:
Gayrimenkul Hukuku Uzmanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, bu tür vakaların artışını şöyle değerlendirmektedir: “Özellikle yazlık bölgelerde ve dönemsel kira sözleşmelerinde, taşınma sonrası eşyaların iadesi, tamirat ve değiştirme konularında ciddi sorunlar yaşanıyor. Bu problemlerin önüne geçmek ve haklarınızı korumak için kira sözleşmelerinde açık ve net hükümler konulmalı, yapılan teslimat ve teslim alma aşamalarında detaylara dikkat edilmelidir.”
Türk Borçlar Kanunu’nun 339. maddesi, eşyalı kiralamalarda tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça belirlemektedir. Buna göre, “Konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümler, bunlarla birlikte kullanımı kiracıya bırakılan eşyalar hakkında da uygulanır”. Bu hüküm, 6 aydan uzun süreli kira sözleşmeleri için geçerlidir ve mobilyalı veya beyaz eşyalı kiralamalarda, eşyaların mülkiyetinin ev sahibine ait olduğunu ve kullanım hakkının kiracıya verildiğini açıkça ortaya koyar.
Eğer kira sözleşmesinde, eşyaların listesi veya detayları yer almıyorsa, bu durumda, evdeki eşyaların kime ait olduğunu ispat etmek zor olabilir. Kiracı, kira sözleşmesi, ek protokol veya daire içi fotoğraflar gibi belgelerle, eşyaların kendisine ait olduğunu gösterebilir. Aksi takdirde, ev sahibi, eşyaların kendisine ait olduğunu kanıtlamak zorunda kalacaktır.
İşte bu noktada, teslim edilen eşyaların bozulması veya kullanılamaz hale gelmesi durumunda, sorumluluk kullanım kaydına ve teslim şekline göre belirlenir. Kullanıcı hatası veya ihmaliyle bozulmuşsa, tamirat ve yenileme masrafları kiracı tarafından karşılanmalıdır. Ancak, teslim edilen eşyaların ekonomik ömrü sona ermişse, bu durumda yenileme ve tamirat masrafları ev sahibine aittir.
Türk Ceza Kanunu’nun 155/1. maddesine göre, “Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına tasarrufta bulunan kişi, şikâyet üzerine altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır”. Bu madde, taşınma sırasında veya kira süresi boyunca, kiracının, teslim alınan beyaz eşyayı veya mobilyayı izinsiz götürmesi, satması veya yok etmesi durumlarını suç kapsamına alır.
Yine, güveni kötüye kullanma suçu kapsamında, “Kira sözleşmesine bağlı olarak teslim edilen malların, izinsiz götürülmesi veya satılması, güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur”. Bu durumda, mal sahibi, zararın giderilmesi ve eşyaların iadesi talebinde bulunabilir. Ayrıca, suçun uzlaştırma yoluyla çözülmesi halinde, taraflar zararı karşılamışsa, ceza davası düşürülür.
Kiracıların, “Ben eşyaları kendi kullanımım için aldım, mal sahibi bunu bilmiyordu” şeklinde savunmaları hukuken zayıf kalır. Çünkü, kira sözleşmesi ve teslim protokolüyle, eşyanın kendilerine ait olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca, depozito ve diğer garanti yöntemleri, bu tür zararlara karşı yeterli güvence sağlamaktadır. Ancak, alınan depozito, zarar gören eşyaların tamiri veya yenilenmesi için kullanılır ve bu tutar, zarar karşılandıktan sonra kalan kısmı kiracıya iade edilir.
Son olarak, periyodik bakımlar ve düzenli onarımlar, kira sözleşmelerinde açıkça belirtilmeli ve kiracı tarafından yapılmalıdır. Bu bakım ve onarım eksiklikleri, eşyaların ve tesisatın bozulmasına neden olabilir ve sorumluluk yine kiracıya aittir. Hukuki açıdan, bu tür durumların önlenmesi ve hakların korunması için, sözleşmelerin dikkatli hazırlanması ve detaylandırılması büyük önem taşımaktadır.
Bilim insanları açıkladı: Tavuk mu, kırmızı et mi? Sindirim sağlığınız için hangisi daha iyi?