40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Yaz aylarında artan sıcaklık ve yüksek nem oranları, sadece günlük yaşam konforumuzu olumsuz etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda ciddi sağlık sorunlarına da yol açabiliyor. Özellikle iklim değişikliğinin etkisiyle sıkça karşılaştığımız aşırı sıcak hava dalgaları ve nemin yükselmesi, yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı bulunan bireyler için hayati risk taşıyan durumlar yaratabiliyor. Bu noktada, uzmanların uyarıları büyük önem kazanıyor. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği İdari Sorumlusu Uzm. Dr. Nursev Vardaloğlu, “Buna bir de orman yangınlarının neden olduğu çevresel stres eklenince hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımız ciddi şekilde etkileniyor” diyerek, mevcut durumu net bir şekilde özetliyor.
Yaz sıcaklıklarının ve nemin artışının, sağlığımız üzerindeki etkilerini detaylandırmak gerekirse, öncelikle terleme ve vücut ısısı düzeni konusu önem kazanıyor. Biliyoruz ki, ter buharlaştığında vücuttan ısı uzaklaştırılır. Fakat yüksek nem oranlarında bu mekanizma işlerliğini yitirir. Vücut sıcaklığını düşürmek amacıyla salgılanan ter, havadaki yüksek su buharı oranı nedeniyle kolayca buharlaşamaz. Bu durumda, vücutta ısı birikimi olur ve ısı stresi (heat stress) gelişebilir. Bu durumun belirtileri arasında nefes darlığı, kalp atış hızında artış (taşikardi), baş dönmesi, halsizlik, bulantı ve ileri vakalarda bilinç bulanıklığı yer alır. Özellikle kronik hastalıklara sahip bireylerde bu belirtiler acil müdahale gerektirebilir, bu yüzden dikkatli olunmalıdır.
Nem oranı yüksek olduğunda, nefes alıp verme mekanizmamız da olumsuz etkilenir. Normalde soluduğumuz hava, burun ve boğazdan geçerken ısıtılır, nemlendirilir ve akciğerlere iletilir. Ancak, yüksek nem oranları ve yoğun hava, solunum yollarından geçişi zorlaştırır. Özellikle astım, KOAH ve bronşit gibi kronik solunum yolu hastalıkları bulunan kişilerde, hava direnci önemli ölçüde artar. Bu durum, akciğerlerdeki hava keseciklerine (alveol) oksijenin ulaşmasını güçleştirirken, karbondioksit atılımını da geciktirir. Sonuç olarak, göğüste baskı hissi, hırıltılı solunum, soluk alma güçlüğü ve nefes darlığı gibi şikayetler artar. Zaten daralmış hava yolları, nemli havayla birlikte daha da kapanma eğilimi gösterir, bu da atakların ve acil durumların artmasına neden olur.
Yüksek nem oranlarının, alerjenleri hapsettiği ve küf oluşumunu hızlandırdığı doğru mu? Evet, yüksek nem, sadece sıcaklıkla değil, aynı zamanda alerjik yükle de yakından ilişkilidir. Yüzde 60’ın üzerindeki nem oranı, küf mantarlarının ve ev tozu akarlarının üremesi için uygun ortam sağlar. Bu durum, alerjik rinit ve astım hastaları başta olmak üzere, alerjiye yatkın bireylerde nefes darlığı ve sürekli öksürük gibi semptomların artmasına neden olur. Ayrıca, yüksek nem ortamlarında polenlerin havada asılı kalma süresi uzar, böylece alerjik reaksiyonlar daha şiddetli hale gelir. Bu nedenle, iç ortamların doğru havalandırılması ve uygun nem seviyelerinin korunması, alerjik hastalıkların yönetiminde önemli bir rol oynar.
‘Alkışsız, sahnesiz çalışan, sessiz bir kahraman’