41,9599$% 0,31
48,8833€% 0,52
5.388,57%0,50
9.245,00%0,42
36.866,00%0,41
10.853,43%-0,81
02:00
1906 yılının sonunda, Britanya Hindistanı’ndaki Müslümanların haklarını koruma amacıyla yeni bir siyasi yapı kuruldu. Bu organizasyon, Müslümanların siyasi temsilini güçlendirmeye ve onların özel çıkarlarını savunmaya odaklandı.
İlerleyen yıllarda, Muhammed Ali Cinnah önemli bir figür haline geldi. 1909’da Yasama Konseyi üyeliğine seçilen Cinnah, 1913’te Hindilerle çoğunlukta olduğu Hindistan Kongresi’nin Müslümanların haklarına yeterince dikkat etmediğini görünce, Tüm Hindistan Müslüman Birliği’ne katıldı ve kısa sürede liderlik koltuğuna oturdu. Bu dönemde, kendisinin hem Müslüman hem de genel siyasi yaşamda aktif rol oynaması, Pakistan’ın kurulmasında kritik bir rol oynadı.
1920 civarında, Cinnah ve Gandhi gibi liderler, Britanya’dan tam bağımsızlık ve anayasal bir düzen talebinde ayrıştılar. Gandhi, özyönetim taleplerini dillendirmesine rağmen, Cinnah bu konularda farklı bir yol izliyordu ve 1920’de Hindistan Kongresi’nden istifa etti.

1930’ların sonunda, özellikle Büyük Müslüman filozoflar ve şairler, alt kıtada Müslümanların korunması için ayrı bir devlet kurulması fikrini teşvik etti. 1947’de gerçekleşen bölünme kararına kadar çeşitli süreçler yaşandı. Birçok gelişme arasında, 3 Haziran 1947’de İngilizlerin Hindistan’ı ikiye ayırma kararı, büyük bir dönüm noktası olmuştu.
8 Temmuz 1947’de Pakistan Kurucu Meclisi, ülkenin bağımsızlığını onayladı ve 14 Ağustos 1947’de resmi olarak bağımsız oldu. Ülkenin ilk liderleri Kaidi Azam Muhammed Ali Cinnah, Pakistan’ın ilk Genel Valisi olarak yemin etti ve milyonlarca Müslüman ile Hindistan’ın çeşitli bölgelerinden göç başladı.
Pakistan, 30 Eylül 1947’de Birleşmiş Milletler’e kabul edilerek uluslararası alanda tanındı. Aynı yıl, Keşmir bölgesinde yaşanan çatışmalar ve ayaklanmalar, bölgedeki politik istikrarı etkiledi. Hindistan ile Pakistan arasında 1965 ve 1971’de gerçekleşen savaşlar, bölgedeki karmaşık ve kanlı süreçleri pekiştirdi.
İç politikada ise, ilk başbakan Liaqat Ali Khan’ın 1951’de suikasta uğrayıp ölmesiyle hükümet yeni bir döneme girdi. 1956’da ülkenin resmi adı olan Pakistan İslam Cumhuriyeti ilan edildi ve aynı yıl, İskoçya kökenli Mirza ilk Cumhurbaşkanı olarak görevlendirildi.
1980’lere gelindiğinde, Pakistan ilk nükleer güç olma yolunda ilerledi ve 1998’de ilk testlerini gerçekleştirdi. Bu gelişmeler, ülkeyi nükleer silah sahibi takımlar arasına katmayı sağladı. 2000’li yıllarda, siyasi iktidar değişimleri ve askeri müdahaleler yoğunlaştı. 2018 seçimleri sonrası, İmran Han başbakanlığa getirildi, ancak 2022’de güvenoyu kaybederek görevi sona erdi.
Son olarak, 2024 yılında Şehbaz Şerif, ikinci kez Pakistan Başbakanı olarak göreve başladı ve ülkedeki siyasi istikrar arayışlarını sürdürüyor.
Yenilik enerji ve ağlantı: Pakistan’ın modern ekonomiye giden yolu
1
Trump’tan NATO Zirvesi Sonrası Çarpıcı Açıklamalar
403 kez okundu
2
İsrail ve İran Arasındaki Çatışma ve Uluslararası Tepkiler
393 kez okundu
3
Kuzey Kore lideri Kim’in kız kardeşinden Güney Kore mesajı: ‘Uzlaşı kapısı kapalı’
300 kez okundu
4
Trump’tan Beyonce çağrısı: Yargılansın
251 kez okundu
5
ABD Başkanı Donald Trump’tan Filistin ve Orta Doğu Politikaları Üzerine Açıklamalar
242 kez okundu
Murat Dalkılıç ve Özgü Kaya’nın Sosyal Medya Çekişmesi Günlük Gündemde
Japonya ve ABD Liderleri Tokyo Zirvesinde Bir Araya Geliyor
Beşiktaş GAİN Erkek Basketbol Takımı Fransa Maçı Hazırlıklarını Sürdürüyor
İznik’te Roma Dönemi Mozaikleri ve Tarihi Kazılar Heyecanı
Gassal Dizisinin 3. Sezonuna Dair Heyecan Verici Gelişmeler
28 Ekim ve 29 Ekim Tatil Günleri ve Resmi Bayram Takvimi
Ermenistan Dışişleri Bakanı Mirzoyan’dan Bölgesel İşbirliği ve Siyasi Zirve Çekişmeleri
Türkiye’nin 81 İlinde 500 Bin Yeni Konut Projesi Detayları
Melissa Kasırgası Bölgeyi Vurmaya Hazırlanıyor: Can Kaybı ve Felaket Uyarıları
Balıkesir Sındırgı Depremi Sonrası Bursa ve Çevre İlçelerde Okul Durumu Nedir?