Çivi yazılı tabletlerin üzerindeki yazı çözüldü: Taşların statik duruşu çok büyük bir mühendislik bilgisi
Van'da Urartular dönemine ait Körzüt Kalesi kalıntısının bulunduğu alanda yürütülen kazılarda ortaya çıkarılan tabletlerin çözümü tamamlanarak, bölgenin "Haldi'nin kutsal kenti" olarak adlandırıldığı tespit edildi. Muradiye ilçesine bağlı Uluşar ...
Van'da, Urartular dönemine ait Körzüt Kalesi kalıntılarının bulunduğu alanda yürütülen kazı çalışmaları, bölgenin tarihi ve kültürel zenginliğine yeni bir ışık tutuyor. Kazı ekipleri tarafından yapılan detaylı çalışmalar sonucunda, bölgenin "Haldi'nin kutsal şehri" olarak adlandırıldığı ve bu adlandırmanın arkasındaki tarihî gerçeklerin gün yüzüne çıkarıldığı tespit edildi. Bölgede bulunan tabletlerin çözüm sürecinin tamamlanmasıyla, Urartu dönemine ait önemli bilgiler ortaya konmuş ve bölgenin tarihi kimliği netleştirilmiştir.
Muradiye ilçesine bağlı Uluşar Mahallesi'ndeki kayalık alanda, Urartu Kralı Minua tarafından inşa edilen Körzüt Kalesi'nin kalıntıları üzerinde sürdürülen kazılar, bölgenin tarihsel önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izin ve destekleriyle, Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Sabahattin Erdoğan liderliğinde gerçekleştirilen kazı çalışmalarında, bölgeye ait çeşitli önemli bulgular gün yüzüne çıkarıldı. Bu bulgular arasında, tonlarca ağırlığındaki bazalt taşlarla inşa edilen sur duvarları, iki tapınak ve çeşitli seramik parçaları bulunuyor. Ayrıca, kazılarda ortaya çıkan ok uçları, sikkeler ve sırlı-sırsız seramikler, bölgenin farklı dönemlerine ait zengin bir kültürel mirasın göstergesi olarak kabul ediliyor.
Tabletlerin Çözümü ve Bölgenin Tarihî Kimliği
Yaklaşık iki yıl önce tespit edilen ve iki taş blok üzerine yazılmış olan çivi yazılı tabletlerin çözüm süreci tamamlandıktan sonra, bölgenin Urartu dönemindeki ismi "Tanrı Haldi'nin kutsal şehri" olarak kesinleşti. Bu isimlendirme, kazı çalışmalarında elde edilen en önemli bulgulardan biri oldu ve bölgeye ilişkin tarihi bilgileri derinlemesine ortaya koydu. Dr. Erdoğan, yaptığı açıklamada, "Kimliklendirme çalışmalarını başarıyla tamamladık ve tapınağın iç yapısında ve çevresinde elde ettiğimiz verilerle bölgenin adını ve önemini netleştirdik. Artık, bölgenin Urartu döneminde 'Haldi Patari' olarak bilindiğine kesin olarak inanıyoruz" dedi. Ayrıca, tapınağın giriş kısmı ve sitadel alanı gibi önemli yapıların tespiti ve detaylı incelenmesiyle, bölgenin tarihî gelişimine ışık tutan yeni bilgiler elde edildi.
Gelecek Çalışmalar ve Bulunan Eserler
Yapılan kazılarda, bölgenin ulaşılabilen en eski ve en önemli yapılarına dair detaylar ortaya çıkarıldı. Bunlar arasında, kente giriş sağlayan yolların ve sitadeli çevreleyen surların detaylı planları bulunuyor. Ayrıca, bölgedeki seramikler ve sikkeler, 10. yüzyıla tarihlendirilerek bölgenin sadece dini değil, aynı zamanda ekonomik ve politik açıdan da aktif bir merkez olduğunu gösteriyor. Kazı ekipleri, bu yılki çalışmalar sırasında özellikle Urartu dönemine ait ok uçları ve Orta Çağ’a ait sikkeleri gün yüzüne çıkardılar. Bu bulgular, bölgenin tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yaptığını ve kültürel etkileşimlerin yoğun olduğunu kanıtlıyor.
Mühendislik ve Mimari Üstünlük
Alanında uzman akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştirilen kazılarda, özellikle taşların statik duruşu ve inşa teknikleri dikkat çekiyor. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Tarihi Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Can Avcı, yaptığı açıklamada, "Körzüt Kenti'nin inşasında kullanılan taşların ağırlıkları ve inşa teknikleri, bölgenin mühendislik kabiliyetlerinin ne kadar gelişmiş olduğunu gösteriyor. 6-12 tonluk bazalt taşların üst üste konması ve 9 metre genişliğindeki duvarların örülmesi, sadece Urartu'nun değil, aynı zamanda tüm bölgenin mimari ve mühendislik seviyesinin yüksek olduğunu kanıtlıyor," dedi. Ayrıca, bu taşların doğal eğimlere karşı gösterdiği mukavemetin, büyük bir mühendislik bilgisi ve yoğun insan gücü gerektirdiğine vurgu yaptı. Bu yapıların, bölgedeki en büyük ve en ağır taşlardan oluştuğu, onların sadece inşaat değil, aynı zamanda bölgenin güvenliği ve gücünü temsil eden semboller olduğu belirtiliyor.