40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Ama hepsinin ötesinde, Elizabeth Hurley’nin oldukça dikkat çekici ve bambaşka bir özelliği bulunuyor: Yaşını tamamen unutturan genç ve sağlıklı görünümü. 60 yaşına gelmesine rağmen, hâlâ 20’li yaşlarındaki fiziği ve enerjisiyle dikkat çekiyor. Bu genç görünümünü korumasında en büyük etkenlerden biri, onun yaşam tarzı ve kendine gösterdiği özen olsa gerek. Son Instagram paylaşımlarında da bu gençlik sırrını açıkça ortaya koyuyor. Hurley, annesinden aldığı bu özellikleri sık sık vurguluyor çünkü annesi Angela Hurley de artık 85 yaşında olmasına rağmen, birçok yaşıtından çok daha iyi bir fiziksel duruşa, sağlıklı bir cilde ve enerjik bir görünüme sahip. Bu durum, Elizabeth Hurley’nin gençlik sırrını sadece genetik değil, aynı zamanda yaşam alışkanlıkları ve bakımla da ilgisi olduğunu gösteriyor.
KISA SÜRE ÖNCE 85’İNCİ YAŞINI KUTLADILAR
Son dönemlerde, Hollywood’un ve moda dünyasının en dikkat çekici isimlerinden Elizabeth Hurley, annesiyle beraber çekilen özel fotoğraflarını sosyal medya hesaplarında paylaşarak, ailesine ve özel yaşamına ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Bu fotoğraflarda, Hurley, leopar desenli bikini ve beyaz bir kaftan giymiş halde görülüyor. Yanında ise annesi Angela, aynı desende mayo giymiş ve objektife gülümseyerek poz vermiş. Bu kareler, takipçilerin büyük ilgisini çekiyor ve her seferinde beğeni ve yorum yağmuruna tutuluyor. Hurley, paylaşımına şu notu ekledi: “Annemle ikiz gibi olduk… Onun 85’inci doğum gününü kutladık ve bu özel günü böyle anılarla taçlandırdık.” Ayrıca, birkaç gün önce yine aynı sayfada, annesinin giydiği mayo ile çekilen başka bir fotoğrafını paylaşmıştı. Bu paylaşımlar, Elizabeth Hurley’nin ailesiyle olan yakın bağını ve gençlik sırrını gözler önüne seriyor. Annesinin sağlıklı ve genç görünümüne hayran kalan takipçiler, Hurley’nin de bu gençlik sırrını annesinden aldığını düşünüyor.
Elizabeth Hurley’nin kariyerinde dönüm noktası olan ve onu sadece bir model ve oyuncu olarak değil, aynı zamanda moda ikonu haline getiren olay, 1994 yılında gerçekleşti. O gece, Hurley, o zaman 29 yaşında ve oldukça genç bir yıldız olmasına rağmen, geceye Versace marka bir elbiseyle katıldı. Bu elbise, sadece onun değil, tüm zamanların en ikonik kıyafetleri arasına girdi. Üzerinde derin göğüs dekoltesi ve yırtmaç detaylarıyla dikkat çeken bu siyah elbise, yan tarafındaki çengelli iğne benzeri aksesuarlarıyla da oldukça çarpıcıydı. Bu kıyafet, Hurley’nin yıldızını parlatmakla kalmadı, aynı zamanda onun moda dünyasındaki yerini sağlamlaştırdı ve şöhretine büyük bir ivme kazandırdı.
Hurley, o geceki bu tercihini daha sonra anlatırken, aslında çok da düşünmeden, tamamen zorunluluk ve anlık bir karar olarak giydiğini söylüyor. Yıllar sonra verdiği bir röportajda, bu elbisenin onun kariyerinde nasıl bir dönüm noktası olduğunu şöyle anlatıyor: “O gece, elbisemi giyip aynada son kez kontrol etme fırsatı bulamamıştım çünkü evimizde bir boy aynası yoktu. Ertesi gün gazetelerde kendi fotoğrafımı gördüm ve elbisenin üzerimde nasıl durduğunu ancak orada fark ettim.”
Elbisenin ve geceye katılımın etkisi
O gece, hem film galasında bulunan diğer yıldızlar hem de Hurley, şıklıklarıyla ve tarzlarıyla gündeme oturdu. Bu elbise ona, sadece bir geceyi değil, kariyerinde uzun süre sürecek bir şöhret kapısını araladı. Hurley, o geceki tercihiyle, kırmızı halıda tarihin en ikonik ve unutulmaz görüntülerinden birine imza attı. Bu elbise ve o gece yaşananlar, onun adını moda tarihine altın harflerle yazdırdı.
Elizabeth Hurley, o geceki olayın ardından, bu elbise ve giyim tarzı hakkında birçok detay ve anısını paylaştı. O gece, Hugh Grant ile birlikte galaya katılmış ve yaşananlar, aslında o kadar da büyük planlar veya önceden düşünülmüş bir sonuç değildi. Hurley, bu olayın onu tamamen farklı bir noktaya taşıdığını ve o geceye dair en önemli detayın, aynaya bakmadan, son kontrolü yapmadan elbiseyi giymek olduğunu belirtiyor. Ayrıca, o gece yaşananların, hatta gazetelerde çıkan haberlerin, onun ve Hugh Grant’in kariyerlerini nasıl etkilediğini anlatıyor.
Yıllar geçtikçe, Hurley, o gece giydiği elbisenin ve yaptığı tercihin kariyerinde farklı bir yola sapmasına neden olabileceğini düşündü. 2016 yılında, Mail on Sunday gazetesine verdiği röportajda, o gece farklı bir elbise tercih etseydi, belki de çok daha saygın ve ciddiye alınan bir oyuncu olabileceğine inanıyor. Bu tercihin onun, sadece şöhret ve popülerlik değil, aynı zamanda kariyerinde derinlik ve saygınlık kazandırdığına da dikkat çekiyor. Bu nedenle, bazen moda ve görünüm tercihlerinin, bir sanatçının kariyerini nasıl şekillendirebileceği konusunda önemli bir rol oynadığını vurguluyor.
Elizabeth Hurley’nin kişisel hayatı da oldukça hareketli ve renkli. Hugh Grant ile ilişkisini sonlandırdıktan sonra, 2004 yılında Hint asıllı iş insanı Arun Nayar ile evlendi. Ancak, bu evlilik de sadece dört yıl sürdü ve büyük bir skandal ile sona erdi. Hurley, boşanmanın ardından, ünlü sporcu Shane Warne ile olan ilişkisiyle gündeme geldi. Bu ikili, nişanlandıktan sonra yollarını ayırdı. Ayrıca, Hurley’in hayatındaki diğer önemli isimler arasında, eski sevgilisi Steve Bing ve onunla olan ilişkisi de yer alıyor. Ne yazık ki, her iki isim de şoke edici bir şekilde hayatlarını kaybetti. Bu trajik olaylar, onun hayatındaki dönüm noktalarını ve yaşadığı zorlukları daha da derinleştiriyor.
Özellikle, kendisine ikizi kadar benzeyen oğlu Damian’ı tek başına büyütüyor. Damian, annesi gibi moda, televizyon ve sinema sektöründe kariyer yapma yolunda ilerliyor. Elizabeth Hurley’nin ailesiyle olan yakınlığı ve çocuklarına verdiği değer, onun yaşamındaki önemli unsurlardan biri olarak öne çıkıyor.
Son dönemde ise, Elizabeth Hurley, gündemi meşgul eden konulardan biri olan aşk hayatı. Billy Ray Cyrus ile yaşadığı yeni aşk, onun yeniden dikkatleri üzerine çekmesine neden oldu. Bu ilişki, onun yaşamındaki yeni ve taze bir sayfa açmasını sağladı ve hala gündemde kalmaya devam ediyor.
Ünlü şarkıcı İstanbul konseriyle turnesini tamamladı, kötü haberi verdi: Sessizlik yanlış anlaşılır… Ben hastayım!