İklim değişikliği, küresel ölçekte hız kazanan çevresel sorunların başında gelirken, özellikle su kaynakları üzerinde ciddi tehditler oluşturmaktadır. Artan sıcaklıklar, mevsimsel değişiklikler ve ekstrem hava olayları, suyun ulaşılabilirliğini ve kalitesini olumsuz yönde etkilemekte, ekosistemlerin dengesini bozarak biyolojik çeşitliliği tehdit etmektedir. Türkiye de bu küresel sorunlardan bağımsız değil; ülke genelinde yılda kişi başı 1308 metreküp kullanılabilir su miktarıyla, su stresi yaşayan bölgeler arasında yer almaktadır. Bu durum, suyun sürdürülebilir kullanımı ve korunması adına alınması gereken önlemlerin aciliyetini ortaya koymaktadır. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, 2030 yılı itibarıyla Türkiye’nin su sıkıntısı yaşayan ülkeler arasında yer alması kaçınılmaz görünmektedir.
Çalışmalar ve gözlemler, son yıllarda kuraklık ve su seviyelerinde dikkate değer azalmaların yaşandığını göstermektedir. Özellikle göllerin su seviyelerinde düşüş, su kalitesinde bozulma, sazlık alanların kaybı ve su yaşamındaki azalmalar, ekosistemlerin alarm verdiğine işaret etmektedir. Bu olumsuz gelişmeler, tarım, sanayi ve içme suyu temini gibi temel alanlarda ciddi sorunlar doğurmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı, bu kritik durumlara karşı önlemler almak ve sürdürülebilir su yönetimini sağlamak amacıyla çalışmalarını hızlandırmıştır.
Kuraklık Riski Altındaki Göller ve Alınan Tedbirler
24 Aralık 2024 tarihinde düzenlenen Ulusal Su Kurulu toplantısında, özellikle kuraklık riski taşıyan göllere ilişkin kapsamlı eylem planlarının hazırlanması kararlaştırılmıştır. Bu planların, uygulama aşamasında kurula sunulması ve sürekli gözden geçirilmesi öngörülmektedir. Bu doğrultuda, Türkiye genelinde kuraklık riski altında olan göllerin tespit edilmesi, bu göller için özel eylem planlarının geliştirilmesi ve mevcut uygulamaların etkinliğinin değerlendirilmesi süreci başlamıştır.

Bunun yanı sıra, Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Stratejisi ve Eylem Planı yayımlanmış ve toplamda 112 somut eylem belirlenmiştir. Bu plan kapsamında, su verimliliği yönetimi ile ilgili yasal düzenlemeler güçlendirilmiş ve Su Verimliliği Bilgi Sistemi kurulmasına başlanmıştır. Ayrıca, havza ölçeğinde kuraklık yönetimi ve sektörel tahsis planlarının hazırlanması çalışmalarına da hız verilmiş, böylece su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı sağlanmaya çalışılmaktadır.

Havza ve Göl Yönetimi
Havza ölçekli nehir ve göl yönetim planları, ekosistemlerin korunması ve sürdürülebilirliğin temini açısından kritik öneme sahiptir. Bu planlar, su kaynaklarının detaylı sayısallaştırılması ve kayıt altına alınmasıyla, hem mevcut durumu net bir şekilde ortaya koymakta hem de geleceğe dönük stratejiler geliştirilmesine imkan tanımaktadır. Bu çerçevede, kuraklık riskinin önceden tespit edilmesi ve erken uyarı sistemlerinin kurulması büyük önem taşımaktadır. Çalışmalar kapsamında, özellikle Eğirdir Gölü için hazırlanan Eğirdir Göl Eylem Planı temel alınarak, diğer kuraklık riski taşıyan göller için de benzer eylem planlarının hazırlanması ve uygulanması planlanmaktadır.

Bu kapsamda, toplamda 8 göl (Eber, Akşehir, Bafa, Beyşehir, Burdur, İznik, Sapanca ve Seyfe gölleri) odak noktası haline getirilmiş ve bu göllere özel acil eylem planları geliştirilmiştir. Bu çalışmalar, yalnızca kuraklık dönemlerinde değil, aynı zamanda iklim değişikliğinin uzun vadeli etkilerine karşı da dayanıklı yönetim stratejileri oluşturmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, bu göllerle ilgili sürdürülebilir kullanım ve koruma önlemleri, ilgili kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin katkılarıyla şekillenmektedir.

Kuraklık Riski Altındaki Göller Çalıştayı
Son olarak, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü koordinasyonunda düzenlenen “Kuraklık Riski Altındaki Göller Çalıştayı” ile uzmanlar, kamu kurumları ve sivil toplum temsilcileri bir araya gelmiş ve bu kritik göllerin korunması adına ortak stratejiler geliştirilmiştir. Çalıştayda özellikle, Eber, Akşehir, Bafa, Beyşehir, Burdur, İznik, Sapanca ve Seyfe göllerine yönelik mevcut durum ve alınması gereken önlemler detaylı şekilde ele alınmıştır.

Tematik masalar halinde organize edilen çalışmalarda, su bütçesi, su seviyeleri, kuraklık eğilimleri ve geleceğe dönük senaryolar, göl ekosistemlerinin durumu, nedenleri ve baskı altında olan kaynaklar, yasal ve kurumsal yapıların etkinliği, koruma önlemleri ve sürdürülebilir yönetim stratejileri tartışılmıştır. Bu değerlendirmeler ışığında, kuraklık öncesinde çiftçilere ve ilgili kurumlara erken uyarıların yapılabilmesi amacıyla “Kuraklık Tahmini ve Erken Uyarı Sistemi” kurulması planlanmaktadır. Ayrıca, Eğirdir Gölü için hazırlanan eylem planının devamı niteliğinde, diğer göller için de acil eylem planlarının hazırlanması ve uygulamaya alınması hedeflenmektedir. Bu çalışmalar, yalnızca mevcut kuraklık risklerine karşı değil, aynı zamanda iklim değişikliğinin uzun vadeli etkilerine karşı da sürdürülebilir çözümler sunmayı amaçlamaktadır.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!