41,6242$% 0,28
48,8418€% 0,49
5.165,66%0,01
8.626,00%-0,03
34.399,00%-0,04
11.220,22%1,89
Cambridge Üniversitesi’ne bağlı olan ve prestijli Fitzwilliam Müzesi’nde görev yapan araştırmacılar, bu sonbaharda sergilenmek üzere hazırlıklarını sürdürürken, dikkat çekici bir keşfe imza attılar. Müzede sergilenecek olan ve yaklaşık 4.000 yıl öncesine tarihlendirilen kilden yapılmış antik bir modelin tabanında, insan eline ait belirgin izler bulundu. Bu yapıya “Ruh evi” adını veren minyatür bina modeli, eski Mısır mezar geleneğinde, ölen kişinin ruhunun yaşaması ve ona hizmet etmesi amacıyla inşa edilen küçük yapılar arasında yer alıyor. Ölülerin dünyasındaki yaşamlarını ve öteki dünyaya hazırlıklarını yansıtan bu eser, tarih boyunca birçok kez detaylı incelemeye tabi tutulmuştu. Ancak, bu yeni bulgu, onun sırlarını yeniden açığa çıkarma noktasında önemli bir adım oldu.
Yapılan detaylı analizlerde, söz konusu ruh evinin MÖ 2055-1650 yılları arasına tarihlendirildiği ve iki katlı yapısının öncelikle ahşap çubuklar kullanılarak iskeletinin oluşturulduğu belirlendi. Daha sonra, bu iskeletin üzerine ince bir tabaka halinde kil ile kaplandığı tespit edildi. Fırınlama sürecinde, ahşap kısımların yanarak ortadan kalktığı ve geriye sadece pişmiş kilin kaldığı anlaşıldı. Ancak en dikkat çekici bulgu, kilin hala ıslakken ustanın model üzerinde çalışırken el izi bıraktığı noktada ortaya çıktı. El izinin, model henüz kurumadan önce, yapımcı tarafından şekillendirildiği ve model kuruduktan sonra fırınlama işlemiyle sertleştiği kaydedildi. Bu iz, yalnızca bir parmak izinden çok, adeta bir elin tamamına yakın izlerini barındırıyor ve ustanın emeğinin doğrudan izleri olarak kabul ediliyor.
Müzenin kıdemli Mısır bilimcisi ve serginin küratörü Helen Strudwick, bu özgün keşfi şu sözlerle duyurdu: “Islak vernikte ya da tabut süslemelerinde parmak izlerine rastlamıştık, fakat bu kadar bütün ve belirgin bir el izine ilk kez tanıklık ediyoruz. Bu iz, nesneyi yapıp kuruması için atölyeden çıkaran ustanın doğrudan dokunuşunu gösteriyor. Bu detaylar, bize o nesne üzerinde çalışan kişinin varlığını ve emeğini hissettiriyor. Sergimizin odak noktası olan bu parmak izi, bize eserin nasıl ve kim tarafından yapıldığını anlatan eşsiz bir hikaye sunuyor.” Bu keşif, sadece bir sanat veya arkeolojik bulgu olmanın ötesinde, el emeği ve insanoğlunun tarih boyunca nesnelerle kurduğu yakın ilişki hakkında derin bir içgörü sağlıyor. Ayrıca, bu tür detayların, antik dönem ustalarının çalışma şekillerine ve kullandıkları tekniklere dair yeni bilgiler edinmemize de olanak tanıyacağı düşünülüyor.
Almanya Ukrayna’ya iki patriot gönderiyor