17 Ağustos Gölcük depreminin 26’ncı yıldönümünde 200 kişiyle görüştük: Kendimi güvende hissetmiyorum
Türkiye bir deprem ülkesi, bunu artık hepimiz biliyoruz. Her depremde can ve mal kaybı yaşıyoruz. Ve her depremin ardından uzmanlar, yetkililer alınması gereken önlemleri, yapılması gereken çalışmaları anlatıyor. 17 Ağustos Gölcük depreminin yıldönümünde bu kez uzmanlara değil, halka sorduk. Yaşadığı şehri deprem riskine karşı güvenli bulup bulmadığını, olası depreme karşı ne gibi bireysel önlemler aldığını ve ilgili kurumlardan beklentilerinin neler olduğunu... Sorularımızı yanıtlayanların yüzde 90’dan fazlası depreme karşı çalışmaları yetersiz bulduğunu, yüzde 71’i kendini güvende hissetmediğini söyledi.
Deprem sonrası alınan önlemler ve kurumsal yaklaşımlar, vatandaşların güven duygusunu doğrudan etkiliyor. Ancak, mevcut çalışmaların henüz yetersiz olduğu ve tüm önlemler alınsa bile, doğal felaketlerin her zaman tahmin edilip öngörülemeyeceği bir gerçek. Bu nedenle, bireylerin ve halkın bilinçlenmesi ve hazırlıklı olması en önemli adım.
- İlknur Selimoğlu: "Eski bina yıkımı ve yenileme süreçleri yavaş ilerliyor, tahliye planlarımız yok ve acil durumlara hazır değiliz."
- Gülhan Topbaşoğlu: "İstanbul’un inşaat ve trafik sorunları büyük bir risk; kültürel alanlarımız ve tarihi miraslarımız da depreme dayanıklı hale getirilmelidir."
- Şerif Yaşar: "Deprem kültürel hafızamızı da yok edebilir; şehirdeki ve kültürel miras alanlarının depreme karşı güçlendirilmesi şart."
Özellikle gençler ve yeni nesil depreme karşı hazırlıklar konusunda farkındalık oluşturmanın önemine vurgu yapıyor. Çoğu, endişeli olmasına rağmen, herhangi bir kurumdan beklentilerinin düşük olduğunu belirtiyor. Ancak, gelişmiş ülkelerdeki sistemlerin Türkiye'ye uyarlanması ve afetlerde etkin yanıt mekanizmaları kurulması ise, umut verici adımlar olarak görülüyor.