40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Huawei ile IPSOS’un ortaklaşa yürüttüğü kapsamlı bir araştırma, Türkiye’nin sağlık durumuna dair önemli ve dikkat çekici verileri gün yüzüne çıkarıyor. 18-64 yaş arasındaki nüfusu temsil eden 1000 kişilik örneklemle gerçekleştirilen bu çalışma, stres, obezite, fiziksel aktivite alışkanlıkları, uyku kalitesi ve sağlık teknolojilerine ilişkin bilinç seviyelerini detaylı bir biçimde analiz ediyor. Bulgular, halkımızın sağlıklı yaşam ilkelerini bilmesine rağmen, bu bilgileri günlük yaşamlarına entegre etmekte karşılaştıkları zorlukları ortaya koyuyor. Özellikle yüksek stres seviyeleri, düzensiz uyku alışkanlıkları ve düşük fiziksel aktivite oranları, Türkiye’nin sağlık göstergelerinde ciddi sorunlar olduğunu gösteriyor.
Katılımcıların %66’sı kendilerini genel anlamda iyi durumda olarak değerlendirirken, yalnızca %18’i sağlıklarını mükemmel olarak tanımlıyor. Ancak, vücut kitle indeksi (VKİ), yaşa bağlı semptomlar ve yüksek stres düzeyleri gibi objektif veriler, bu öznel algılarla ciddi biçimde uyuşmuyor. Bu durum, bireylerin kendi sağlık durumları hakkında farkındalık eksikliği yaşadığını ve bilinçli sağlık yönetimi konusunda geliştirilmesi gereken önemli noktalar olduğunu gösteriyor.
Sağlık algısı yaş gruplarına göre farklılıklar gösteriyor. Özellikle 50 yaş ve üzeri bireylerde sağlıkla ilgili kaygıların ve kronik hastalıkların oranı artarken, genç nüfusta bu oranlar daha düşük seyrediyor. Ayrıca, akıllı saat ve diğer giyilebilir teknolojileri kullanan kişiler, sağlıklarına daha olumlu bakıyor. Kullanıcıların %75’i kendilerini iyi olarak değerlendirmekte ve bu oran, teknoloji kullanmayanlarda %64 seviyesinde kalıyor. Bu fark, teknolojinin farkındalık ve sağlıklı davranışlar üzerindeki olumlu etkisini açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye, obezite ve fiziksel hareketsizlik oranları açısından Avrupa ülkeleri arasında en üst sıralarda yer alıyor. Her iki kişiden biri fazla kilolu veya obez durumda olup, toplamda %52’lik bir kesim sağlıklı kilonun dışında kalıyor. Erkeklerde bu oran %64’e, kadınlarda ise %40’a ulaşmakta. Özellikle 50 yaş ve üzeri bireylerde bu oran %66’ya çıkarken, obezite ve hareketsizlik gibi kronik sorunlar, toplum sağlığını tehdit eden başlıca risk faktörleri olarak öne çıkıyor.
DSÖ’nün önerdiği haftalık fiziksel aktivite seviyesini karşılayan kişilerin oranı yalnızca %67. Ülkemizde bu oran, diğer Avrupa ülkelerine kıyasla oldukça düşük seviyede ve %33’lük bir kesim, önerilen seviyenin altında hareket ediyor. Ayrıca, halkın yalnızca %15’i, DSÖ’nün hareket önerileri hakkında yeterli bilgiye sahip. Bu durum, hem davranış eksikliği hem de bilgi açığının ciddi bir sorun olduğunu gözler önüne seriyor.
Türkiye’de stres seviyesi oldukça yüksek. Katılımcıların %46’sı yüksek düzeyde stres yaşadığını belirtirken, bu oran, diğer ülkelerin ortalaması olan %35’in oldukça üzerinde. Düşük stres yaşayanların oranı ise yalnızca %15. Ayrıca, stresle başa çıkma yöntemleri ve teknolojik çözümlere erişim sınırlı. Uyku konusunda ise belirsizlik hakim. Katılımcıların %66’sı, gerektiği uyku süresi konusunda emin değil. Uyku süresi 7-9 saat arası olanların oranı %68 iken, %32’lik kesim, bu ideal sürenin altında uyumakta. Bu dengesizlik, gün içi enerji seviyeleri ve genel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.
Huawei’nin araştırması, akıllı saatler ve diğer giyilebilir teknolojilerin, sağlık bilincini artırmadaki rolünü detaylandırıyor. Cihaz kullanıcılarının %46’sı, sağlıklı uyku süreleri ve genel sağlık tavsiyelerini biliyor. Aynı zamanda, düzenli sağlık kontrollerini yaptırma oranı, teknolojiyi kullananlarda %43 iken, kullanmayanlarda %30 seviyesinde kalıyor. Bu fark, teknolojinin yalnızca veri sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda bilinçlendirme ve davranış değişikliği sağlama işlevini de üstlendiğini gösteriyor.
Kullanıcıların %68’i, tavsiye edilen uyku süresine uyduğunu belirtiyor. Hatırlatmalar, analiz grafikler ve kişisel sağlık önerileri, bireylerin yaşam tarzlarını olumlu yönde değiştirmesine yardımcı oluyor. Bu bilinçli kararlar, genel sağlık durumu üzerinde pozitif etkiler yaratıyor. Ancak, nüfusun %41’i bu cihazların sunduğu sağlık hizmetlerinden habersiz olduğundan, potansiyel büyüme ve gelişim için önemli bir alan bulunuyor.
Giyilebilir teknolojilerin sağlık alanındaki katkısı, henüz tam anlamıyla değerlendirilememiş olsa da, ilgi ve talep hızla artıyor. Özellikle, glukoz takibi, EKG, hidrasyon ve kas kütlesi ölçümleri gibi ileri seviye sağlık fonksiyonlarına olan ilgi, teknolojinin önümüzdeki yıllarda sağlık sektöründe büyük bir dönüşüm yaratacağına işaret ediyor. Bu alanda yapılacak yatırımlar ve bilinçlendirme çalışmaları, toplum sağlığını iyileştirmede önemli rol oynayacak.
iPhone için Type-C Dönüştürücü Kılıf: Yeni Nesil Çözüm