40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Hatice Döngü’nün, yani Türkiye’de arabesk müziğin unutulmaz kraliçelerinden biri olan Tüdanya’nın hayatı, adeta bir masal gibi başlar. Sadece masallarda görülen o mucizevi dönüşüm, onun yaşam öyküsüyle gerçek oluyor. Belki de yeni nesil onun kim olduğunu bilmiyor, hatta anne-babaları bile sadece hatırlıyor. Fakat Tüdanya, gerçek adıyla Hatice, müzik dünyasında unutulmaz izler bırakan güçlü bir isimdir. Bu hikâyede, onun yaşamındaki zorluklar, başarılar ve müzik tutkusunun hikayesi anlatılıyor.
İzmir’in Bergama ilçesinde doğup büyüyen Tüdanya, ailesinin maddi imkânlarının kısıtlılığı nedeniyle küçük yaşta hayallerine tutundu. Sesinin güzelliğiyle çevresinde tanınıp sevilen genç kız, ailesinin yoksulluğu nedeniyle genç yaşta evlendi. 15 yaşında yaptığı ilk evlilik, onun hayatında yeni bir sayfa açtı, fakat maddi sıkıntılar ve kayıplar onun peşini bırakmadı. İlk çocuğu, ne yazık ki, bakımsızlık ve yetersizlikler nedeniyle yaşamını yitirdi. Bu acı olaydan sonra iki yeni çocuk sahibi oldu, ancak hayatı yine de mutlulukla dolmadı. Kocasını kaybedince, hayatında yeni bir döneme adım attı.
Hayatındaki tüm zorluklara rağmen, ailesine destek olmak için mücadele etti. Baba evine döndü ve orada tek başına iki küçük çocuğuyla yaşamaya başladı. Yoksulluk, onun hayatında en büyük engeldi. İş bulmakta zorlandığında, ailesine maddi katkı sağlamak amacıyla temizlik işleri yapmaya başladı. Ancak içindeki müzik aşkı asla sönmedi. Sesinin güzelliği, çevresinde övgüyle anlatılıyordu. Tarlada pamuk toplarken, köylülerin yorgunluğunu hafifletmek için şarkılar söylüyor, herkes onun sesine hayran kalıyordu. Bu sırada aklındaki tek soru şuydu: “Bu sesim bana para kazandırabilir mi?”
Bu düşüncelerle, hayatındaki en önemli adımı attı ve İzmir’deki Pırlanta Pavyon’a gitmeye karar verdi. Amacı, sesini dinletmek ve belki de hayatını değiştirmekti. Ayağında yırtık terliklerle pavyona gitti ve büyük bir cesaretle sahneye çıktı. Patronu onun sesine hayran kaldı ve ona şunu söyledi: “Sesin gerçekten çok güzel. Bir yıldız olabilirsin.” Bu sözler, onun hayatında yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Ayrıca, onun oraya gitmesinin başka bir nedeni vardı; çünkü aynı pavyonda Kibariye ve Bergan gibi ünlü sanatçılar keşfedilmişti. Tüdanya, ilk defa sahneye çıkarken Türk sanat müziği ve Neşet Ertaş türkülerini seviyordu. Ama patronu, onun arabesk müziğe yönlendirilmesi gerektiğine karar verdi.
İşte böylece, Tüdanya’nın müzik kariyeri başladı. 1983 yılında ilk kaseti olan Sıra Dağları> piyasaya çıktı ve 650 bin satış rakamına ulaşarak büyük bir başarı kazandı. Ancak, ikinci albüm olan Azap hayal kırıklığı yarattı; çünkü bu albümdeki şarkıların tamamı ağır arabesk şarkılardı ve Tüdanya’nın tarzına pek uymuyordu. Bu dönemde, onun en unutulmaz şarkılarından biri olan Seni Sevmeyen Ölsün çıktı. 1986 yılında, İzmir Fuarı sırasında, Yılmaz Tatlıses’in ona verdiği şarkı ile arabesk dünyasında önemli bir yer edindi. Bu şarkı, onun müzik kariyerinde dönüm noktası oldu. Bu şarkı sayesinde, Türkiye’de tanınırlığını artırdı ve büyük bir çıkış yakaladı. Ayrıca, ikinci kez evlendi ve Seni Sevmeyen Ölsün kaseti 2 milyon satmayı başardı. Bu büyük başarı, onu Türk arabesk müziğin sevilen isimlerinden biri haline getirdi. O dönem, Bülent Ersoy, Yüksel Uzel ve İbrahim Tatlıses gibi devlerle sahne aldı ve sinema kariyerine de adım attı.
Ancak, her büyük başarı gibi, Tüdanya’nın parlak yıldızı da hızla sönmeye başladı. Seni Sevmeyen Ölsün şarkısının ardından albümlerinden kazandığı gelirler azalmaya başladı. Para kazanmakta zorlandı ve sonunda sahnelerden uzaklaşmaya karar verdi. 2000 yılında yeni bir albüm çıkardı ama bu da beklentileri karşılamadı. Artık onun zamanının geçtiği düşünülüyordu. Bir dönem, sahnelerde fırtına gibi esen Tüdanya, ne yazık ki, uzun süre suskun kaldı. Son zamanlarda, gırtlak kanseriyle mücadele ediyor ve sesini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu hastalık, onun müzik tutkusunu ve sahne ışığını yavaş yavaş söndürdü. Ancak, onun hikayesi, zorluklara rağmen pes etmemenin ve hayallerden vazgeçmemenin en güzel örneğidir.
Danimarka Kraliyet Ailesinde Skandallar ve Aile İlişkileri