40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Yazan Abu Ful, yalnızca 2 yaşında ve Gazze’deki Eş-Şati Mülteci Kampı’nda ailesiyle yaşamını sürdürüyor. Onun gibi binlerce çocuk, savaşın ve yıkımın ortasında hayatta kalma mücadelesi veriyor. Yazan’ın temel ihtiyacı; sadece bombalardan ve saldırılardan korunmak değil, aynı zamanda sağlıklı bir şekilde beslenmek. Çocuklar, savaşın ve abluka koşullarının en çok mağdur ettiği kesimler arasında yer alıyor ve onların yaşamını sürdürebilmesi, uluslararası toplumun acil insani yardımlarına bağlı hale geldi.
Gazze Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre, son günlerde yaşanan açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle 24 saat içinde 1’i çocuk toplam 10 kişi hayatını kaybetti. 7 Ekim 2023’te başlayan saldırıların ardından, bu rakamlar toplamda 122’ye yükseldi. Bakanlık ayrıca, yaklaşık 900 bin çocuğun açlık çektiğini ve bunlardan 70 bininde yetersiz beslenmenin ciddi belirtilerinin gözlemlendiğini bildirdi. 23 Temmuz’da ise, uluslararası yardım kuruluşları, İsrail tarafından uygulanan ablukanın Gazze’de kitlesel açlığa neden olduğunu ve yardımın engellendiğini vurgulayarak, acil çözüm çağrısında bulundu. Birleşmiş Milletler öncülüğünde, gıda, su, tıbbi malzeme ve yakıt akışını yeniden sağlamak amacıyla kara geçişlerinin açılması, kuşatmanın sona erdirilmesi ve ateşkesin sağlanması talep edildi.
Bildiride yer alan bilgilere göre; Gazze’nin hemen dışındaki depolarda ve hatta içinde tonlarca yiyecek, temiz su, tıbbi malzeme, barınma ve yakıt bulunuyor. Ancak, insani yardım kuruluşlarının bu kaynaklara ulaşımı ve dağıtımı ciddi engellere takılıyor. Günlük sadece 28 kamyon yardım, bölgedeki 2 milyondan fazla insana ulaşabiliyor ki, bu rakam, uzun süredir yardım alamayanların ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kalıyor. Ayrıca, gıda dağıtım noktalarında her gün yeni katliamlar yaşanıyor. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, 13 Temmuz’dan itibaren, sadece gıda arayan 875 Filistinli sivil katledildi. Uluslararası Af Örgütü ise, İsrail’in bu saldırılarıyla Filistinlilere karşı bir savaş suçu ve soykırım gerçekleştirdiğine vurgu yaptı, bunun savaşın bir yöntemi olarak kullanıldığını belirtti.
Görülen o ki, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası yardım mekanizmaları, bölgede yaşanan kriz karşısında ciddi anlamda işlevsizleşmiş durumda. Gazze’de yaşayan halk, her geçen gün daha da kötüleşen koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Dünya genelinde yapılan protesto gösterileri ve sosyal medyada yükselen sesler, bu trajediyi görünür kılmaya çalışırken, küresel güçlerin suskunluğu, “Küresel düzen çöküyor mu?” sorusunu gündeme getiriyor. Uzmanlar ise, bu durumda yaşananların, dünya sisteminin temel yapısındaki köklü sorunların bir sonucu olduğunu düşünüyorlar.
Doç. Dr. Deniz Tansi, Uluslararası Politika Akademisi Genel Koordinatörü: “Bölgedeki olaylar, adeta bir soykırımın canlı yayını gibi. Uluslararası kurumların varlığı önemli, ancak işlevselliği sorgulanmalı. Belki de realizmin en kaba haliyle, gücü gücüne yeten bir dünya düzeni hakim oluyor. En azından BM’nin eski itibarı yok oluyor. Şu an, düşük yoğunluklu bir üçüncü dünya savaşı yaşanıyor ve BM, sadece hukuki bir zeminden ibaret hale geldi.”
Dr. Mehmet Ali Tuğtan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi: “Birleşmiş Milletler, 2. Dünya Savaşı sonrası kuruldu ve büyük güçlerin onayıyla işliyor. Ancak, özellikle 2000’li yıllarda, ABD’nin tek taraflı askeri müdahaleleri ve 2008 finansal krizleriyle sistemde ciddi bir çatlama yaşandı. Artık Amerika, uluslararası sistemi tek başına ayakta tutacak güçte değil ve bölgedeki gelişmeler, sistemin çöküşünün bir göstergesidir. Gazze’de olanlar da, bu çöküşün bir sonucu olarak görülebilir. Artık birçok ülke, serbest hareket edebildiklerini düşünüyor ve müdahale edilmesine gerek görmüyor.”
Antonio Gramsci’nin de belirttiği gibi, “Eski dünya ölüyor, yeni dünya doğmak için mücadele ediyor. Şimdi ise, canavarlar zamanı.” Bu sözler, günümüz küresel krizlerini ve güçler arasındaki mücadeleyi anlatmak için oldukça anlamlı. Soğuk Savaş döneminde, iki kutuplu düzenin getirdiği ahlaki denge, yerini karmaşık ve belirsiz bir döneme bıraktı. Bu durum, hem uluslararası hem de iç politikadaki yozlaşmayı derinleştirdi ve demokratik değerleri zayıflattı.
Özellikle Amerikan toplumunda, başlangıçta İsrail yanlısı tutumlar ağır basarken, son bir yılda bu tutumda bir değişim yaşandı. Kamuoyunun Filistin’e desteği arttı, sanat ve edebiyat alanında da bu yönde gelişmeler gözlemleniyor. Üniversitelerde ve aydın kesimde, bu dönüşümün etkisi net şekilde hissediliyor. Bu ise, küresel güçlerin, özellikle de devletlerin ve kanaat önderlerinin tutumlarını yeniden şekillendirmelerine neden oluyor ve yeni bir denge arayışını tetikliyor.
TÜRKİYE YANGIN HARİTASI 2025 (afetharitasi.org) | Hangi şehirler risk altında? Nerelerde yangın riski var?