Su altındaki biyolojik ışıma Kızıldeniz’de kayıt altına alındı

Deniz canlılarının biyolojik ışıması olarak tanımlanan "biyolüminesans", yeni bilimsel sistem sayesinde Kızıldeniz'de "fisheye" (balıkgözü) ile kaydedildi.

Su altı görüntü yönetmeni ve belgesel yapımcısı Tahsin Ceylan, ekibiyle birlikte Mısır'ın Kızıldeniz sularında sıradışı ve etkileyici bir keşfe imza attı. Derinlere daldıkları bu su altı yolculuğunda, biyolojik ışıma olarak bilinen "biyolüminesans" olayını yakından incelemek ve kaydetmek amacıyla özel ekipmanlar kullandılar. Çekimleri, özellikle geniş açılı ve balık gözü lenslerle gerçekleştirilen fotoğraf ve video çalışmalarını içeriyordu. Bu benzersiz deneyim sonrası Ceylan, denizlerin gizemli derinliklerindeki bu doğal ışık saçma olayını ve bilimsel önemini anlattı.

Biyolüminesans ve Deniz Canlılarının Işık Kaynakları

Ceylan, deniz canlılarının vücutlarındaki kimyasal reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan ve ışık yaymasını sağlayan "biyolüminesans" fenomeni hakkında detaylı bilgiler verdi. Bu doğal olayın, su altı fotoğrafçılığında yeni ve özgün bir bakış açısı kazandırdığını vurguladı. Denizdeki canlıların, özellikle balıklar, yengeçler, karidesler ve kabuklular gibi pek çok türün, 200-400 nanometre aralığında ve 180 derecelik geniş görüş alanıyla görme yeteneğine sahip olduğunu belirtti. Bu sayede, deniz canlılarının ışık yayma ve algılama mekanizmalarını anlamak ve kaydetmek, bilim insanlarına yeni ufuklar açıyor.




Kimyasal Tepkime ve Işık Üretimi

Ceylan, biyolüminesansın temelinde yatan kimyasal süreçleri şöyle açıkladı: "Su altı canlılarının vücutlarında bulunan lüsiferin pigmenti ile lüsiferaz enziminin etkileşimi sonucunda, oksitlenme gerçekleşir ve bunun sonucunda ışık yayılır. Bu ışık, canlıların birbirleriyle iletişim kurması, avlarını bulması veya savunma amacıyla kullandıkları doğal bir iletişim aracıdır." Ayrıca, bu kimyasal reaksiyonun detaylarına değinen Ceylan, bilimsel çalışmaların ve teknolojik gelişmelerin, deniz canlılarının bu ışık yayımı süreçlerini daha iyi anlamamıza ve kaydetmemize imkan sağladığını ifade etti.




Gündüz ve Gece Kayıt Olanakları

Ceylan, su altı görüntüleme teknolojilerinin gelişimiyle, biyolüminesansı gece dışında gündüz de kaydetmenin mümkün hale geldiğine dikkat çekti. "Yeterli bilgi ve deneyimle, doğru ekipman ve filtreler kullanarak, gündüz saatlerinde bile deniz canlılarının bu doğal ışımalarını kaydedebilirsiniz" dedi. Özellikle ultraviolet (UV) ışık kullanımıyla, UV filtresi ve lenslere uygun filtre takıldığında, bu doğal olayın görsellerini daha net ve etkileyici biçimde yakalamak mümkün oluyor. Bu sayede, bilim insanları ve doğa tutkunları, denizlerin derinliklerindeki gizemli ışık oyunlarını daha yakından inceleyebiliyor."




Sonuç olarak, Tahsin Ceylan ve ekibinin Mısır'daki bu keşfi, su altı fotoğrafçılığı ve bilimsel araştırmalar açısından yeni kapılar açarken, denizlerin büyüleyici dünyasının karmaşık ve gizemli doğasını anlamamıza katkıda bulunuyor. Bu çalışmalar, denizlerin derinliklerindeki yaşamın ve iletişim biçimlerinin daha iyi anlaşılmasına zemin hazırlıyor ve doğa ile teknolojinin kesiştiği noktada yeni keşiflere ilham kaynağı oluyor.