Kıbrıs Sorununda Yeni Gelişmeler ve Rum Liderin Türkiye ile İletişim Çabaları
Ocak ayında AB Dönem Başkanlığı’nı devralmaya hazırlanan Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Hristodulidis, 23 Nisan’da 2026’da gayri resmi AB zirvesi düzenleyeceğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da konuk lider olarak Güney Kıbrıs’a davet edeceğini açıkladı.
Kıbrıs Sorununda Rum Liderin Türkiye ile Doğrudan Görüşme Çabası
Son dönemde, Kıbrıs sorununda Rum yönetimi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) dışarıda bırakarak, Türkiye ile doğrudan görüşme stratejisini benimsemeye çalışmaktadır. Rum liderler, uluslararası arenada karşılaştıkları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ayak üstü de olsa iletişim kurmaya gayret göstermektedirler. Bu girişimlerin en önemlisi ise, 6 aylık Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığının, Rumlar açısından büyük bir fırsat olarak görülmesidir.
Rum Liderin AB Dönem Başkanlığını Değerlendirmesi
Rum lider Nikos Hristodulidis, Erdoğan’a yaptığı davetle ilgili olarak, “Coğrafyayı değiştiremeyiz. Ama arzu ettiğimiz, tehlikeyi yollarda yürüyen bir komşu konumundan çıkarıp, AB ile yakınlaşan bir ortak haline getirmektir. Bu da, Türkiye’nin AB’ye karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmesine bağlıdır.” şeklinde konuştu. Hristodulidis burada, Türkiye’nin Rum yönetimini resmi olarak tanıması yönündeki taleplerini, “yükümlülükler” ifadesiyle dile getirdi. Bu sözlerle, Rum liderin temel amacı, Türkiye’nin AB’ye uyum sağlaması ve böylece bölgedeki statükoyu değiştirme niyetinde olduklarını ortaya koydu.
Medyanın Yorumları ve Gelecek Senaryoları
Rum basınında, özellikle Alithia gazetesi, konuya ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı: “Eğer Erdoğan davetimizi kabul eder ve Kuzey Kıbrıs’a gelir ise, Hristodulidis Metehan kapısında onu nasıl karşılayacak?” Bu soru, Rum liderin olası bir ziyaretin detaylarını ve bölgedeki gerginliği yansıtmaktadır. Ayrıca, bu gelişmelerin, Kıbrıs sorununun çözümüne yeni bir ivme kazandırıp kazandırmayacağı merak konusu olmuştur.
Genel Değerlendirme
Özetle, Rum liderin Türkiye ile doğrudan iletişim kurma çabaları, bölgedeki dengeleri ve Kıbrıs sorununu yeniden şekillendirme potansiyeline sahip önemli gelişmelerdir. AB dönem başkanlığının bu süreçte büyük bir fırsat olarak görülmesi, Rumların diplomatik manevralarını hızlandırmış ve bölgesel politikaları etkilemiştir.