Juan Fernandez Adası’nda Tsunami Felaketi ve Sonrası
Tarihin en büyük depremlerinden birinin yarattığı dev tsunami dalgası, onları evlerinde uyurken yakaladı. Afette her şeylerini kaybeden aile canlarını mucize eseri kurtardı. Peki hayatta kalmalarını sağlayan şey neydi?
Takvimler 27 Şubat 2010'u Gösteriyordu
Şili'nin uzak ve güzel Robinson Crusoe Adası'nda, yaz sonunda düzenlenen renkli ve hareketli şenliklerin yorgunluğunu henüz üzerlerinden atmışlardı. Pedro Niada, o gece saat 04.30 civarında derin bir uykudan ani bir uyanışla sarsıldı. Aniden evinin yakınlarına dev bir göktaşı düşmüş gibi bir ses gelmiş, bütün bina sarsılmış ve yer yer çatlamalar başlamıştı. Niada, merdivenlerden birkaç adım aşağı inip ayaklarını suyun içinde bulduğunda, evinin neredeyse tamamen yerle bir olduğunu fark etti.
O an her şeyin hızla değiştiğini anlamıştı. Elleriyle inşa ettiği, toplam 12 yataklı pansiyon olan El Pez Volador (Uçan Balık) yan yatmıştı. Dışarıdan gelen şelale sesi gibi gelen uğultu, adadaki yaşamı tehdit ediyordu. Perdelerini aralayıp camdan dışarı baktığında, evinin yaklaşık 90 metre uzaklıkta, denize doğru sürüklendiğini gördü. İşte o an, gerçeği kavradı: Dev bir tsunami dalgası, binayı kökünden söküp Güney Pasifik Okyanusu'nun ortasına doğru sürüklemişti.
Çığlıklar ve Kaos
Niada, panik içinde bağırdı: "Tsunami! Tsunami!" Eşi Fabiana Persia, 7 yaşındaki oğlu Dante ve 3 yaşındaki kızları Luz, yatakta uyuyordu. Gecenin karanlığında Niada'nın ani ve paniğe kapılmış çığlıklarıyla uyandılar. Persia, eşinin sözlerini anlamadan, "Deli misin?" diye azarlarken, Niada’nın acil uyarısı, durumu ciddileştirdi. Gecenin sessizliğinde, dışarıdaki şiddetli rüzgar ve dalga sesleri, adanın tüm sakinlerini alarma geçirdi.
Hayat Kurtaran Anlar
Perdeyi aralayan Persia, hemen pencereye koştu. O anda, pencereye çarpan bir kano ve evin yıkılmaya devam eden görüntüsü karşısında şok oldu. Balıkçı tekneleri, balık ağları ve evler, girdaplar içine çekiliyordu. İnsan çığlıkları ve deniz yüzeyinden yükselen tuhaf ışıklar, geceyi aydınlatıyordu. Suya temas eden gaz tüpleri tıslayarak patlıyor, boşaldıktan sonra dibe batıyordu.
Balıkçı Tekneleri ve Kurtuluşlar
O sırada, El Pez Volador’da kalan birkaç misafirden biri, Matthew Westcott, devreye girdi. Denizcilik konusunda deneyimli olan Westcott, kısa sürede acil bir plan yaptı. 45 metre uzaklıktaki küçük bir balıkçı teknesine ulaşmayı başardı ve Niada’ya, şansını denemesi ve molozlar arasında yüzmeye çalışması gerektiğini söyledi. Bu tekne, kurtuluş şansı olabilirdi.
Gerçekten de, kısa bir süre sonra Westcott, tekneye ulaşmayı başardı. Niada, pencereye tırmanıp, eşi Persia’ya kızını teslim etmesini söyledi. Kızını Westcott’a emanet eden Niada, ardından oğlunu almak için tekrar eve döndü. Oğlu Dante’yi alıp tekneye doğru yüzdü. Ama burada da yeni bir tehlike vardı: Çocuklarını ve kendisini, suda yüzen odun ve moloz parçalarının arasından geçirerek korumaya çalışıyordu.
Tekne ve Tsunami’nin Sonu
Tekneye varıldığında, Persia oğlunu teslim etti. Ardından, Niada ve Persia, tekneye atladı. Aniden, tekne dev bir girdaba yakalandı ve dönmeye başladı. Akıntı, tekneyi yüksek bir dalganın üzerine taşıdı ve o dalga, karaya vurdu. Bu olayın ardından, herkes, kısa süreli de olsa, suyun dışına çıkmıştı.
Ancak, yeni bir dev dalga kıyıya vurduğunda, herkes donup kaldı. Niada, "Baba, şimdi, baba!" diyerek Dante’yi kucağına aldı ve koşmaya başladı. Yerlere kayıyordu, kayalıklar ve kırık camlar etrafında, hayatta kalanlar onlara yardım etmek için bağırıyordu. Niada, çığlıklar ve korkuyla, çocuklarını kucaklayıp, yaklaşık 100 metre yukarı tırmandı. O anda, büyük bir dalga daha kıyıya vurdu ve sahildeki insanların hayatta kalma mücadelesi başladı.
Yıkım ve Kayıplar
Niada, "Tepede, içinde birkaç parça eşyası olan bir kulübe vardı. Oralar tsunami’den etkilenmemişti. Çocukları giydirip uyuttuk, hiçbirimiz uyumadık. Sabah olunca olanları görebildik ve hiçbir şey kalmamıştı. İnsanların öldüğünü anladık," diyerek anlatıyordu. Bu büyük felaket, bölgedeki hayatı kökünden değiştirmişti.
Depremin Şok Etkisi
O gece, Şili kıyılarında gerçekleşen 8.8 büyüklüğündeki dev depremin etkisi, acil durumu daha da karmaşık hale getirdi. Anakara 3 dakika boyunca sarsıldı, fakat San Juan Bautista adasının 700 sakini, küçük sarsıntıları bile hissetmedi. Tsunami dalgaları ise, yaklaşık 49 dakika içinde 600 kilometrelik alana yayılarak, bölgeyi harap etti. Persia, tepeden sahile baktığında, manzaranın bir atom bombası gibi olduğunu söyledi: "Evler, tepenin yamacını kabuk gibi sarıp sarmalamıştı."
Kayıplar ve Yıkım
Adadaki tek köy, adeta yerle bir olmuştu. Beş evden dördü tamamen yıkılmış, polis karakolu, okul, mezarlık ve devlet daireleri silinip gitmişti. Kayıplar toplamda 16 kişiye ulaşmıştı ve bunlar arasında, Dante’nin arkadaşlarından 7 yaşındaki Puntito da vardı. Kimi cesetler parçalanmış, kimileri ise sadece yüzükleri veya kıyafetleriyle tanımlanabilmişti. Cesetlerin dördü ise halen bulunamamıştı. Bu felaket, adadaki yaşamı ve insanların hayatını derinden sarsmıştı.
İşte Hayatını Yeniden Kurma Çabası
Niada ve Persia, şok ve yas içinde kaldı. Nikahları, on bir yıl önce burada, Cumberland Koyu’nda, küçük bir teknede kıyılmıştı. Niada, çocukluğundan beri dalgıç olmayı hayal ediyordu. Gençken hediye edilen su geçirmez fotoğraf makinesiyle, iki tutkusunu bir araya getiriyordu: dalış ve fotoğrafçılık. Ailesiyle birlikte neredeyse suyun altında yaşıyorlardı. 15 yıl boyunca, Robinson Crusoe'nun hayatını yaşadıkları bu adalarda, turistleri ağırlıyordu.
Travmayı Atlatmak ve Yeni Bir Hayat
Adadan 10 gün sonra ayrılan Niada, büyük bir depresyon ve travma yaşadı. Dostlarını, evini ve işini kaybetmişti. Bu nedenle, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu tanısı kondu ve ilaç tedavisine başladı. Ancak, bu ilaçlar uyku sorunlarına ve kafa karışıklığına neden oluyordu. Günlerce, kendisini evinin battığı hissiyle uyandı ve yeni bir yer aramaya başladı. Annesi ve babasıyla farklı şehirlerde yaşamaya başladıktan sonra, nihayet bir arkadaşlarının önerisiyle, Santiago’da küçük bir apartman dairesine geçti. Bu, ona yeniden hayata tutunma şansı verdi: "Kendi evimiz olması, kaybettiğim hayatı yeniden kurmamın ilk adımıydı."
Yeni Başlangıçlar ve Geleceğe Dair Umutlar
Niada, yeniden dalmaya başladı, ama farklı bir yerde. Şili’nin kuzeyinde, okyanuslara açıldı. Ekvador sahillerinde hayalet vatozlarının fotoğrafını çekiyor, yeni maceralara atılıyordu. Ancak, her zaman ailesini ve çocuklarını geride bırakma korkusunu taşıyordu. Persia ise, denize karşı mesafeli duruyor, yüksek yerlere çıktığında rahat olabiliyordu.
Birlikte kurdukları deniz ürünleri tedarik şirketiyle, Santiago çevresindeki restoranlara balık, yengeç ve ahtapot satıyordu. Hayatın tehlikesiz ve sakin olduğunu düşünürken, adalar Niada’yı tekrar çağırmaya başladı. 15 yıl sonra, tam da 2010’daki felaketin yıldönümünde, adalara geri dönmeye karar verdi.
15 Yıl Sonra Adalara Dönüş
Aralık 2024’te, Juan Fernandez Adaları’na giden bir grup Alman dalgıcın deneyimli bir sualtı rehberi aradığını öğrendi. Niada, bu fırsatı kaçırmadı ve geri dönmeye karar verdi. Ada kıyısına vardığında, ilk olarak, küçük fok yavrularını gördü ve bu manzara ona eski zamanları hatırlattı.
Ancak, hemen ardından, yerel polis ve Şili donanmasından gelenler, ona neden orada olduğunu sordu. Cevabını duyunca, şok oldu: 27 Şubat tarihiydi, ve bu tarih, büyük tsunami felaketinin 15. yıldönümüne denk geliyordu. Gözleri yaşlarla dolmuş, eski dostları ve komşuları onu karşıladı. Hep birlikte, denize çiçekler attılar ve yeniden hayatın anlamını aramaya devam ettiler.