Georgia’da 39 Yaşında Bir İşletme Müdürünün Kanserle Mücadelesi ve Hayatından Kesitler

Genç Yaşta Kanser Tanısı ve Yaşadıkları

Georgia’da 39 yaşında, başarılı bir işletme müdürü olan Jenna Scott, Business Insider ile yaptığı özel röportajda, yaşamındaki bu zorlu süreci detaylı bir şekilde anlattı. Jenna’nın anlatımlarına göre, hayatının ilk otuz yılında her şey çok güzeldi. Ortaokul ve üniversite yıllarında arkadaşları arasında popüler olan ve enerjik bir kişiliğe sahip olan Jenna, aynı zamanda arkadaşlarının “amigo kız” olarak tanıdığı sosyal bir ruha sahipti. 2015 yılında hayatını aşkı ile birleştiren Jenna, aynı yıl içinde hamilelik sürecine girdi ve oğlu Cameron dünyaya geldiğinde, herkes peri masallarını hatırlıyordu. Bu dönemde yaşanan mutluluk ve heyecan iç içeydi. Ancak, tüm bu güzel gelişmelerin hemen ardından, Jenna’nın hayatını altüst edecek bir haber geldi.

Teşhis ve İlk Belirtiler

2017 yılının yazında, 31 yaşında iken, dördüncü evre kolorektal kanser teşhisi kondu. Semptomlarının hamileliğiyle ilgili olabileceği düşünülerek, başlangıçta ciddi bir endişe taşımıyordu. Hamileliğinin yedinci veya sekizinci ayında başlayan karın ağrıları ve vajinal-kanama gibi belirtiler, doktorlar tarafından genellikle hamileliğe bağlı normal semptomlar olarak değerlendirilmişti. Kadın doğum uzmanı, bu belirtilerin hamilelik sırasında yaşanabileceğine işaret ederek, endişelenmemesi yönünde tavsiyelerde bulunmuştu. Jenna, kendisini güçlü ve dayanıklı hissetmek istiyor, bu yüzden şikayetlerini çok fazla dile getirmiyordu. Ancak, doğum sonrası karın ağrıları devam edince, doktorlar bunu sezaryen sonrası olabilecek bir durum olarak görmüştü. Oğlunun Cameron’un sağlığı ve geleceği onun için en büyük öncelikti.

Gelişen Belirtiler ve Tanı Süreci

Jenna, sürekli yorgun ve halsiz hissetmesine rağmen, bu durumun normal olduğunu düşünüyordu. Gastroenteroloji uzmanına yönlendirilip, huzursuz bağırsak sendromu (IBS) tedavisi almaya başladı. Ancak, ilaçlar işe yaramayınca, kolonoskopi yaptırdı. Bu işlemden sonra, odada ailesi ve doktorlarıyla birlikte hemşireler de vardı. O gece, Jenna’nın kanser olduğunu öğrenmesiyle bütün hayatı altüst oldu. 31 yaşında ve ailesinde kanser öyküsü olmayan Jenna, bu teşhisi kabul etmekte zorlandı. Doktorlar, bilgisayarlı tomografi taramalarında, çok fazla kas ve az yağ dokusu nedeniyle, kanseri net bir şekilde göremediklerini belirttiler. Bu haber Jenna’nın dünyasını sarsmıştı. Kendini büyük bir şok içinde buldu ve duygusal olarak kapanmaya başladı. O gece, oğlunu kreşten alıp ona sarıldığı an, onun yaşadığı bu acıyı derinden hissetti. Bu süreçte, hayatında büyük değişiklikler yaşandı, iş hayatı ve kişisel yaşamı büyük bir sınavdan geçti.

Kanserle Mücadele ve Tedavi Süreci

Jenna, kemoterapiye 9 Ağustos 2017 tarihinde başladı. Hastanede iki hafta arayla sekiz saatlik seanslar ve evde taşınabilir pompa aracılığıyla toplam 46 saatlik serum tedavisi gördü. Bu süreçte, uyku bozuklukları, halüsinasyonlar ve anksiyete gibi yan etkilerle mücadele etti. Bebek telsizine baktığında, oğlunun beşiğinde, bazen iş arkadaşlarından birini veya ellerinde hareket eden küçük tarantulaları gördüğünü anlatıyordu. Yaklaşık 11 ay boyunca kemoterapi aldı, bu sırada birkaç ay ara verdi. Ancak, zamanla kanserin kolon, karaciğer ve akciğerlere yayıldığını öğrendi. Bu durum, onun tedavi sürecini daha zorlu hale getirdi ve yeni bir ameliyat planlandı. 2021 yılı itibariyle, kanseri kontrol altında tutmak amacıyla daha düşük dozda tedaviye başladı. Ayrıca, günlük yaşamını sürdürebilmek ve oğlunun yanında olmak için büyük çaba sarf ediyordu.

Finansal Zorluklar ve Toplumun Desteği

Jenna’nın tedavi maliyetleri oldukça yüksekti. Sigortası olmasına rağmen, ilk yıl boyunca kolonoskopi ve diğer tetkikler için cebinden yaklaşık 500 dolar gibi büyük bir ödeme yaptı. Aileleri ve arkadaşlarıyla birlikte, evlerini satmayı ve yakınlarındaki ailesinin yanına taşınmayı düşündüler. Bir bağış kampanyası başlatıldı ve Jenna’nın eşi, bu kampanya aracılığıyla 17.000 dolar, 17 gün içinde ise toplam 30.000 dolar toplandı. Bu bağışlar, onun tedavisinin devam etmesi ve finansal yükün hafifletilmesi açısından büyük bir destek sağladı. Başlangıçta, bu duruma alışmakta zorlandı, ama ailesi ve sevdiklerinin desteğiyle bu zorluğu aşmaya çalıştı. Oğlunun büyümesi ve onunla geçirdiği zamanlar Jenna için en büyük motivasyon kaynağıydı. Cameron’un, kanser ve duygular hakkında çocuklara uygun kitaplar okuyarak, onun bu süreçte bilinçli ve güçlü olması için çaba sarf ediyordu. Bir gün, oğlunun, “Anne, kanserden ölebilir misin?” diye sorduğu an, Jenna’nın dünyası sarsıldı. Bu soru, onun en büyük korkularını ve endişelerini ortaya koymuştu. Geceleri, oğluna sarılarak, onun bu korkularını hafifletmeye çalıştı. Artık, saçları daha uzundu ve oğlunun yaptığı at kuyruğu, onun küçük ama güçlü desteğiydi. Dudaklarına sürdüğü dudak balsamı ve onun sevgi dolu bakışları, Jenna’nın en büyük moral kaynağıydı.

Mevcut Durum ve Gelecek Planları

Şu anda, Jenna her dört haftada bir kemoterapi tedavisi görüyor ve bu tedaviyi sürdürmeyi planlıyor. Bu süreç, başlangıçta onu çok zorlasa da, oğlunun ve ailesinin desteğiyle yaşamaya devam ediyor. Tam zamanlı çalışmaya devam ediyor, ancak yan etkiler nedeniyle zaman zaman zorlandığını belirtiyor. Birkaç kez baygınlıklar ve ani vücut ısısı yükselmeleri yaşadı; bu durumlar onun günlük rutinlerini ve yaşam kalitesini etkiliyor. Günlerce uyuyamadan, mide bulantısı ve kusma ile mücadele ediyor. Ama bu zorluklara rağmen, oğluyla birlikte olmaya ve onun büyümesini izlemeye büyük bir tutku ile bağlı. Cameron, şu anda dokuz yaşında ve kemoterapi seansları devam ederken, onun büyümesine ve gelişmesine tanıklık etmek Jenna için en büyük sevgi kaynağı oluyor. Her Cuma günü kemoterapi aldığı günlerde, Cameron’ın hafta sonu beyzbol maçlarına katılabiliyor. Yorgun ve mide bulantısı olsa da, elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyor. Etrafındaki aile ve arkadaş ortamı, onun bu mücadelesinde en büyük destekçileri olmaya devam ediyor. Ancak, kanser tedavisinin yan etkileri oldukça ağır ve yaşam kalitesini ciddi anlamda etkiliyor. Bu nedenle, Jenna, uzun bir yaşam umuyor ve yeni tedavi yöntemlerinin keşfedilerek, bu hastalığın daha az zararla kontrol altına alınmasını diliyor. Geçmişte stres yaptığı birçok şeyin artık yönetilebilir olduğunu ve sahip olduğu büyük nimetlerin farkına vardığını söylüyor. İnsanlara, hayatın ne kadar güzel olduğunu ve ona nasıl baktığınızın önemini anlatıyor. Ayrıca, gençlerin düzenli sağlık kontrolleri yaptırmasının hayati önem taşıdığını vurguluyor. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkemizde en sık görülen beş kanser türü arasında ilk sırayı alan akciğer, meme, prostat ve tiroid kanserleri ile birlikte, kolon kanseri de ciddi bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor. Son yıllarda, özellikle 50 yaş sonrası gözlemlenen bu hastalık, artık gençlerde de hızla artış gösteriyor. Uzmanlar, obezite, hareketsiz yaşam tarzı, Batı tarzı beslenme alışkanlıkları, aşırı şeker tüketimi ve çevresel faktörlerin bu artışta önemli rol oynadığını belirtiyor. Dr. Chan, “45 yaş altındaki bireylerde kolon kanseri gelişimini anlamak ve önlemek adına daha fazla araştırma yapılması gerekiyor” diyerek, toplumda farkındalık yaratmanın önemli olduğuna vurgu yapıyor.