Gazze’de Savaşın Şiddeti ve İnsan Hakları İhlalleri
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi’nde sağlanması planlanan ateşkes ve rehine takası konusunda artan baskılarını sürdürürken, İsrail ordusu Gazze’deki sivillere yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Sadece dün gerçekleşen saldırılarda en az 118 Filistinli sivil yaşamını yitirdi, 581 kişi ise yaralandı. Bu ölümler arasında yardım ulaşmaya çalışanlar, barınmak için okullara sığınan kadın ve çocuklar da bulunuyor. Görgü tanıklarının anlatımlarına göre, İsrail savaş uçakları Gazze’deki Mustafa Hafız Okulu’nu bombaladı. Bu okulda, yerinden edilen ailelerin barındığı alanda gerçekleştirilen saldırıda 13 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi ise yaralandı.
İsrail güçleri, Gazze’nin doğusundaki Tuffah Mahallesi’nde bulunan Fahd es-Sabah Okulu’nu tahliye edilmesi yönünde uyarı yaptıktan sonra iki kez hedef aldı. Enkaz altından bir kadının cesedi çıkarılırken, Nablus yakınlarındaki Kavşak bölgesinde gerçekleştirilen saldırılarda 24, Han Yunus’ta ise 7 olmak üzere toplamda 26 Filistinli yaşamını yitirdi. 7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden saldırılarda, yaşamını yitirenlerin sayısının 57 bin 130’a, yaralananların ise 135 bin 173’e yükseldiği bildirildi.
Uluslararası Çabalar ve Ateşkes Planları
ABD medyasına göre, yeni bir ateşkes planı üzerinde çalışmalar devam ediyor. Bu plana göre, Gazze’de hayatta kalan rehinelerden 10’unun serbest bırakılması ve ölen 18 kişinin naaşının iadesi öngörülüyor. New York Times’a göre, İsrail ile Hamas arasında önerilen 60 günlük ateşkes, beş aşamalı bir süreçle hayata geçirilecek. Ayrıca, Hamas’ın, önceki iki aylık ateşkes sürecinde yaptığı gibi, canlı yayınla gerçekleştirilen teslim törenlerinden kaçınacağı bilgisi de paylaşılıyor. 7 Ekim’de kaçırılan 251 İsrailli’den şu ana kadar 49’u Hamas’ın elinde bulunuyor; bunlardan 27’sinin yaşamda olduğu düşünülürken, diğerleri ise ölü olabilir. Trump, salı akşamı İsrail’in yeni ateşkes teklifini kabul ettiğini duyurmuştu. Hamas’ın resmi yanıtı ise bugün bekleniyor.
ABD Destekli Paralı Askerlerin İnsan Hakları İhlalleri
Mayıs ayı sonunda, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası yardım kuruluşlarıyla işbirliği yapmadan Gazze’de insani yardım dağıtımını üstlenen ABD-İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı, yüzlerce sivilin öldürülmesiyle gündeme geldi. Ayrıca bölgede güvenliği sağlama görevini üstlenen özel güvenlik şirketi Safe Reach Solutions bünyesindeki ABD’li paralı askerlerin, yardım ulaşmaya çalışan Filistinlilere karşı gerçek mermi ve ses bombası kullandığı ortaya çıktı. AP’nin elde ettiği videolarda, yüzlerce Filistinlinin dağıtım alanlarına ulaşmaya çalışırken, kurşun sesleri, sersemletici el bombaları ve biber gazı ile müdahaleye maruz kaldığı görülüyor. İngilizce konuşan bazı askerlerin kalabalığı nasıl dağıtacaklarını tartıştığı ve silah sesleri eşliğinde birbirlerini cesaretlendirdikleri de kayıtlara geçti. Avrupa Birliği eski Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell, yaptığı açıklamada, ABD paralı askerlerinin son bir ayda 550 Gazzeliyi öldürdüğünü belirterek, AB’nin bu duruma sessiz kalmasını eleştirdi. İsrail ordusu ise yakın zamanda, yardım merkezlerine ulaşmaya çalışan sivillere yönelik saldırıların yaşandığını kabul ederek, yardım dağıtım sistemini yeniden yapılandırmaya hazırlandığını duyurdu. Gazze’de 27 Mayıs’tan itibaren dağıtım bölgelerinde 652 kişinin öldüğü ve 4.537 kişinin yaralandığı bildirildi.
İsrail’in İşgal Politikaları ve Bölgesel Gelişmeler
İsrail, Gazze’deki saldırılarını yoğunlaştırırken, diğer yandan işgal altındaki Batı Şeria’ya yönelik planlar da gündemde. Başbakan Binyamin Netanyahu’nun liderliğindeki Likud Partisi’nden 14 bakan, Batı Şeria’nın ilhak edilmesini talep eden bir mektup yayımladı. Mektupta, “tarihi başarıların ardından”, bölgenin İsrail meclisi tatile girmeden önce ilhak edilmesi gerektiği vurgulandı ve bağımsız Filistin devletinin kurulmasının İsrail’in varoluşsal güvenliği açısından büyük bir tehdit olduğu iddia edildi. Ayrıca, İsrail Adalet Bakanı Yariv Levin de Batı Şeria’nın ilhakının zamanının geldiğini belirtti. Bu gelişmelere karşılık, Türkiye’den sert tepkiler geldi. Dışişleri Bakanlığı, İsrailli bakanların bu çağrılarını en güçlü şekilde reddetti ve özellikle uluslararası toplumun çözüm ilkelerini hiçe sayan bu ilhak girişimlerinin kabul edilemez olduğunu açıkladı. Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler de İsrail’e tepki gösterdi.
Netanyahu’nun Oğlu ve Güvenlik Endişeleri
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun küçük oğlu Avner’in, yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle medyanın gündemine gelmesiyle birlikte, 2022 yılında eğitim amacıyla İngiltere’ye gitmeden önce korkusundan adını değiştirdiği ortaya çıktı. Ekonomi gazetesi Calcalist’in haberine göre, Avner Netanyahu, İngiltere’deki eğitim sürecinde, babasının siyasi muhalefeti ve güvenlik endişeleri nedeniyle, ismini Avi Segal olarak değiştirdi. Bu isimle üniversite kaydı yaptırdı ve bir daire satın aldı. Avner, yaptığı açıklamada, İngiltere’deki eğitim sırasında, babasının muhalefette olmasının ve yoğun Müslüman nüfusun bulunduğu bölgede tanınmak istememesinin etkili olduğunu belirtti. Kimlik ve pasaportlarda ismini değiştiren Avner, geçen ayki 16 Haziran’daki düğününün İran-İsrail çatışmaları nedeniyle ertelenmesiyle de gündeme geldi. Bu gelişmeler, İsrail iç politikası ve güvenlik endişeleriyle ilgili önemli detaylar olarak öne çıktı.
