40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Christopher Kaufman, 23 kilogramlık ani bir kilo artışı yaşamadı. Aksine, vücut ağırlığı yavaş yavaş, yıllar içinde kademeli olarak arttı. Business Insider’a yaptığı açıklamada, “40’lı yaşlarımda yaklaşık 6-7 kilo fazlam vardı. Ancak 50’lere yaklaştığımda, ‘Burada bir sorun var’ diye fark ettim” dedi. Kaufman, çocukluk döneminden itibaren hareketli ve enerjik bir insandı; ne yerse yesin kilo almama konusunda kendine güveniyordu. Ancak 2005 yılında annesinin ani ölümüyle hayatında önemli bir dönüm noktası yaşandı. Annesinin evini temizlerken maruz kaldığı toksik küf, ciddi sağlık sorunlarına yol açtı ve bu süreçte yapılan kan testleri sonucunda glüten, süt ürünleri ve mayaya karşı hassasiyeti olduğu ortaya çıktı.
Bu hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak, glütensiz ve süt ürünleri içermeyen alternatif beslenmeye yöneldi. Ancak bu yeni beslenme şekli, onun kilo almasını tetikledi. Özellikle tapyoka unuyla hazırlanan çörekler ve Hindistan cevizi sütü ürünleri gibi yüksek işlenmiş gıdalar, bilim insanlarının kilo alımıyla ilişkilendirdiği yiyecekler arasında yer alıyordu. Ayrıca, Kaufman gün boyunca çok fazla hareket etmiyordu; uzun yıllar boyunca büyük bir teknoloji şirketinde uzaktan çalışma hayatı sürdürmüş ve ardından eğitim alanında doktora yapmıştı. Bu da masa başında saatler geçirmesine neden oluyordu.
2022 yılına gelindiğinde, Kaufman 57 yaşında ve 94 kilogramdı. Yüksek tansiyon hastası olmuştu ve yaşam tarzını değiştirmenin gerekliliğinin farkındaydı. Kendine güvenle, “Kendi kendime ‘Ben maraton koşmuş bir insanım, bunu da başarabilirim’ dedim” diyerek motivasyonunu artırdı. Yaptığı değişikliklerle, iki yıl içinde 23 kilo verdi. Bu süreçte ne sıkı diyetler ne de aşırı egzersizler yaptı; daha çok yaşam tarzını ve beslenme alışkanlıklarını yeniden düzenledi.
Yaptığı en önemli adım, tam gıdalara odaklanmak ve aşırı işlenmiş gıda tüketimini ciddi anlamda azaltmaktı. Bu yaklaşım, onun dünya genelinde uzun ömürlü insanların diyetine dayanan “Mavi Bölgeler” diyetiyle oldukça uyumlu hale geldi. Kaufman, tabağındaki karbonhidratların protein ve lif oranını dikkatle değerlendirmeye başladı. Koştuğu dönemde enerji sağlamak için karbonhidrat yüklemesi yaparken, şimdi bu dengeyi sağlamak için hareket ve aktivite seviyesine göre karbonhidrat miktarını ayarlıyor.
Örneğin, bahçede iki saat yoğun çalışma yapıp enerji tükettiğinde daha fazla karbonhidrat alıyor. Ayrıca, gün içindeki öğünlerini, o gün planladığı hareket ve egzersiz programına göre düzenliyor. “Karbonhidratları proteinler ve liflerle dengelemek, kilo vermemde büyük rol oynadı” diyor. Özellikle, sabah veya öğlen büyük bir öğün yediği zamanlar, egzersiz yapacaksa, karbonhidrat alımını artırıyor. Bu şekilde, ne zaman ne yediğinin ve ne kadar hareket ettiğinin farkında olmak, onun kontrolü elinde tutmasına yardımcı oluyor.
Örneğin, enerji seviyesini artırmak için, yemekleri bu doğrultuda planlıyor ve karbonhidrat, protein ve sağlıklı yağlar arasındaki dengeye dikkat ediyor. “Düzenli ve bilinçli beslenme alışkanlıklarım, kilo kaybımı hızlandırdı” diyor. Ayrıca, yemeğin yanına küçük bir tatlı veya dondurma ekleyerek, yemeğin üzerine hafifçe keyif yapmayı da ihmal etmiyor.
Günlük yaşamında, Westcliff Üniversitesi ve Southern California State Üniversitesi’nde ders verirken, Pomodoro tekniğini aktif olarak kullanıyor. Bu teknikle, 25 dakika yoğun çalışıp 5 dakika mola vererek, motive oluyor ve verimliliği artırıyor. Bu molalarda yürüyüş yapmayı tercih ediyor ve bu sayede daha fazla kalori yakıyor. Ayrıca, evinin havuzunda yüzmek veya yokuşlu mahallede yürüyüş yapmak gibi aktiviteleri de günlük rutinine ekledi. Eskisine kıyasla daha hafif ve sürdürülebilir egzersizler yapıyor; örneğin, suyun üstünde kulaç atmak gibi.
Günlük aktifliği artırmak ve sağlıklı kalmak adına, bahçeyi temizlemek, ağır nesneleri taşımak veya evin iç ve dış alanlarını düzenlemek gibi hareketleri de rutinine katıyor. Bu hareketlerin, toplam kalori yakımını artırdığını ve kilo verme sürecine katkı sağladığını belirtiyor.
Kaufman, her gün tartılmanın, haftalık veya aylık tartılmaya kıyasla kilo verme sürecini hızlandırdığını fark etti. Ancak, bu alışkanlığı edinmek başlangıçta zorluydu. Kendisi, “Ben teknoloji meraklısıyım. İlk başta ‘Bu tartı bozuk mu? Sorun bende olamaz’ diye düşünüyordum. Ama zamanla bu alışkanlığı benimsemek, tartıyla olan ilişkimi değiştirdi” dedi. Tartı, onun için sadece bir geri bildirim aracına dönüştü ve tek bir sayıya odaklanmadan, ortalamalara bakmaya başladı.
Kilo takibinin, neyin işe yarayıp yaramadığını anlamasına büyük katkısı olduğunu vurguluyor. “Burada neyi değiştirebiliriz? Buradan 100 kaloriyi eksiltebiliriz. Şuradaki karbonhidratları azaltabiliriz” diye düşünmeye başladı. Elinde daha fazla veri olduğunda, daha az zorlayıcı adımlar atarak kilo verdi. Bu süreç yaklaşık iki yıl sürdü, ancak sonunda, beslenme alışkanlıklarını yavaş yavaş değiştirerek, sürdürülebilir ve hayat boyu devam eden bir sağlıklı yaşam tarzı inşa etti. Artık, yemeklerde denge yapabiliyor ve egzersizlerini de bu bilinçle planlıyor. Bu yolculuk, onun için kademeli ve devam eden bir yaşam biçimini temsil ediyor.
Twitter Çöktü mü? 7 Temmuz 2025 Güncel Durum ve Sorunlar