DOLAR

41,9356$% 0,24

EURO

48,7963% 0,44

GRAM ALTIN

5.386,16%-2,86

ÇEYREK ALTIN

9.254,00%-3,29

TAM ALTIN

36.903,00%-3,29

BİST100

10.861,03%-0,74

Sabah Vakti a 02:00
İstanbul PARÇALI BULUTLU 22°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Güncellenme - 30 Temmuz 2025 11:22
Yayınlanma - 30 Temmuz 2025 11:22

Aşı yerine “diş ipi” mi geçiyor?

Hayat kurtaran aşıların uygulanmasında hâlâ en yaygın yöntem hipodermik iğneler. Ancak bilim insanları, bu geleneksel yöntemin yerini alabilecek çok daha basit ve acısız bir alternatif üzerinde çalışıyor: Diş ipi. Nature Biomedical Engineering dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, aşıların diş ipi yardımıyla diş etlerine uygulanabileceğini ortaya koydu.

İğneler, aşı uygulamalarında hız, etkinlik ve pratiklik açısından avantaj sağlarlar. Ancak, birçok kişi için korkutucu ve ağrılı olabilmesi nedeniyle, bu yöntemler bazen istenilen genişlikte kabul görmüyor. Ayrıca, kullanılmış enjektörler biyolojik atık olarak değerlendirilerek çevre ve hijyen açısından sorunlar oluşturabilir. Geleneksel enjeksiyonlar, genellikle kan dolaşımındaki antikorları tetiklerken, grip veya COVID gibi hastalıklar çoğu zaman burun ve ağız yoluyla alınan yollarla vücuda giriyor. Bu nedenle, mukozal bağışıklığı güçlendiren yeni ve daha az travmatik yöntemlere olan ihtiyaç giderek artıyor.

Mevcut çalışmalar, diş etleri ve ağız içerisindeki mukozal bölgelere odaklanarak, bu alanların aşılama için yeni potansiyel noktalar olduğunu ortaya koyuyor. Burun spreyi gibi alternatifler geliştirilmiş olsa da, bu yöntemler genellikle epitel tabakasını aşmakta zorluklar yaşıyor. Ancak, diş ve diş eti arasında bulunan “junctional epitel” bölgesi, diğer mukoza dokularına kıyasla daha geçirgen bir yapıya sahip. North Carolina State Üniversitesi’nden biyomedikal mühendis Harvinder Singh Gill, bu bölgenin vücuda aşı vermek için benzersiz bir fırsat sunduğunu belirtiyor.

Bu ekip, grip aşısını balmumsuz diş ipine uygulayarak, laboratuvar ortamında farelerin diş aralarını temizledi. Sonuçlar oldukça çarpıcıydı: Diş ipi yöntemi, dil altı aşılara kıyasla çok daha güçlü bir antikor yanıtı oluşturdu. Üstelik bu yöntem, burun yoluyla uygulanan aşı kadar etkili bir bağışıklık sağlayabiliyor. Ayrıca, nasal aşılarda bazen aşı bileşenlerinin beyne ulaşma riski bulunurken, diş eti bölgesine yapılan uygulamalar bu tür riskleri taşımıyor ve daha güvenli olarak kabul ediliyor.

mRNA ve Diğer Aşı Türleriyle De Çalışmalar Yürütülüyor

Ekibin çalışmalarında yalnızca grip aşısı değil, aynı zamanda inaktive virüsler, mRNA ve protein bazlı aşılar da denendi. Her durumda, epitel bölge, bağışıklık tepkisini başarılı şekilde tetikledi. Üstelik, fareler aşı sonrası yemek yediğinde bile bağışıklık yanıtında herhangi bir azalma gözlenmedi. Bu, yöntemin sürdürülebilirliği ve etkinliği açısından önemli bir avantaj olarak öne çıkıyor.

Küçük bir gönüllü grubunda gerçekleştirilen testlerde, diş ipi yerine “floss pick” adı verilen plastik diş ipi aparatları kullanılarak, gıda boyasıyla yapılan denemelerde aşının hedef bölgeye ulaşabileceği gösterildi. Katılımcıların yaklaşık %60’ı, boyanın doğru bölgeye iletildiğini doğruladı. Bu da yöntemin pratik ve uygulanabilir olduğunu ortaya koyuyor.

mRNA ve Diğer Aşı Türleriyle De Çalışmalar Yürütülüyor

Henüz Bebekler ve Dişsiz Bireyler İçin Uygun Değil

Ancak, araştırma ekibi klinik denemeler öncesinde daha fazla çalışma yapmayı planlıyor. Gill, “Bu yöntemin bebeklerde veya dişleri olmayan bireylerde uygulanması şu an için mümkün değil” diyerek, özellikle diş eti hastalıklarının ve diğer sağlık koşullarının yöntemin etkinliğini nasıl etkileyebileceğini araştırmaya devam edeceklerini belirtiyor. Ayrıca, bu yeni yaklaşımın geniş kitlelere ulaştırılabilmesi ve onay sürecinin tamamlanması zaman alabilir.

Eğer klinik çalışmalar başarılı olursa, bu yöntem iğne korkusu yaşayan insanlar için büyük bir kolaylık sağlayabilir. Ağrısız, pratik ve etkili bir şekilde uygulanan bu yöntem, toplum genelinde aşılama oranlarını artırabilir ve böylece toplum sağlığında önemli bir fark yaratabilir. Bu yenilik, geleneksel enjeksiyonlara alternatif olarak, sağlık alanında devrim niteliğinde bir adım olabilir.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Yapay zekâda yeni dönem: Sohbet botlarından “Ajanlara” geçiş

HIZLI YORUM YAP