40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, İsrail’in Gazze’deki dehşet verici ve insanlık dışı duruma son vermek için gösterdiği çabaları yeterli bulmadığını belirterek, eylül ayına kadar Filistin Devleti’ni resmen tanıyacaklarını açıkladı. Bu açıklama, Fransa’nın ardından gelen önemli bir adım olup, uluslararası arenada İsrail’e yönelik artan baskıların ve Filistin’e destek çağrılarının yükseldiğinin göstergesidir. Birleşik Krallık, Gazze’deki katliam ve insani krizin ardından bu kararı alan yedinci ülke konumuna yükselmiş durumda.
2023 yılından itibaren İspanya, Norveç, İrlanda, Slovenya ve Ermenistan gibi ülkeler, Filistin’i devlet olarak tanıma yönünde adımlar atmıştı. Fransa da eylül ayındaki BM Genel Kurulu toplantısında bu yönde resmi açıklama yapmayı planlıyor. Artık dünya liderleri, Gazze’de yaşanan katliamlar ve çocukların açlıkla mücadele ettiği görüntüler karşısında sessiz kalamıyor. Bu durum, uluslararası kamuoyunun Filistin’e yönelik desteğini güçlendiriyor.
İngiltere’de ise uzun süredir kamuoyundan gelen baskılar, özellikle İsrail’e karşı yaptırım ve Filistin’in bağımsızlığını tanıma talepleri, hükümet üzerinde etkili olmaya başlamıştı. Başlangıçta, sadece Müslüman nüfus ve insan hakları savunucuları bu konuda ses çıkarırken, zamanla bu tepkiler genişleyerek İşçi Partisi ve Muhafazakâr Parti üyelerinin de desteğini almıştı. Mayıs ayında, İşçi Partisi’nden 75 üye, ortak imzayla “İngiltere hemen Filistin’i tanımalı” çağrısı yapmıştı. Gazze’deki olaylar nedeniyle İngiltere hükümeti, İsrail ile yürütülen serbest ticaret anlaşması görüşmelerini durdurdu ve 10 Haziran’da Batı Şeria politikaları nedeniyle İsrail’in bazı üst düzey yetkililerine giriş yasağı getirdi.
Keir Starmer, önceki akşam yaptığı açıklamada, İsrail’e bazı şartlar ileri sürerek, bu şartlar yerine getirilmediği takdirde Filistin devletinin tanınacağını belirtti. Bu koşullar arasında, iki devletli çözüm için uzun vadeli barış sürecine bağlılık, Gazze’deki insani kriz ve katliamların sona erdirilmesi için önemli adımlar atılması ve Batı Şeria’nın ilhak edilmemesinin teyit edilmesi yer alıyor. Starmer, bu şartların, hem rehinelerin serbest bırakılması hem de Gazze’ye yardım ulaştırılması amacıyla konduğunu vurguladı. Bu adımların, bölgedeki istikrarı sağlayacak ve insani yardım çalışmalarını kolaylaştıracak temel unsurlar olduğunu ifade etti.
Öte yandan, Singapur ve Malta da eylül ayında BM Genel Kurulu’nda Filistin’i resmen tanıyacaklarını duyurarak, bu hamlenin uluslararası desteğinin arttığını gösterdi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, İngiltere’nin bu kararını sert biçimde protesto etti ve yaptığı açıklamada, “Fransa’nın ardından, iç siyasi baskılar sonucu alınan bu karar, Hamas’a bir ödül niteliğindedir ve Gazze’deki ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması çabalarına zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı. Buna karşılık, İngiltere Ulaştırma Bakanı Heidi Alexander, yaptığı açıklamada, “Bu karar Hamas için değil, çocuklar ve Filistin halkı içindir” diyerek, kararın amacı ve kapsamını net biçimde açıkladı. Ayrıca, İngiltere’de son 24 saat içinde Gazze’de 7 Filistinlinin daha açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybettiği bildirildi. Toplamda, açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle ölenlerin sayısı 89’u çocuk olmak üzere 154’e yükseldi.
Gazze’de devam eden insani kriz, uluslararası toplumun dikkatini çekmeye devam ederken, bölgedeki çocukların ve sivillerin yaşam mücadelesi giderek artıyor. Bu gelişmeler, bölgedeki çatışmaların ve insani felaketin daha da derinleşeceğine işaret ediyor.
Abdi pozitif konuşurken SDG Suriye’de neyin peşinde