ABD’nin Afrika İle İlişkilerinde Yeni Dönem ve Stratejik Yaklaşımlar
Washington yönetimi son dönemde Afrika kıtasındaki ülkelerle olan ilişkilerini güçlendirme sinyalleri verirken, bu ilginin arkasında yatan temel sebebin değerli mineraller olduğu belirtiliyor.
ABD'nin Afrika Kıtasına Yönelik Artan İlgi ve Stratejik Hamleleri
Son zamanlarda, Amerika Birleşik Devletleri'nin Afrika kıtasına yönelik ilgisi ve girişimlerinde kayda değer bir artış ve yeni yaklaşımlar gözlemlenmektedir. Washington yönetimi, geçtiğimiz ay Demokratik Kongo Cumhuriyeti (DKC) ve Ruanda arasında 30 yıl süren çatışmaları sonlandıran tarihi barış anlaşmasına arabuluculuk yaparken, yakın zamanda da ABD Başkanı Donald Trump, Gabon, Gine-Bissau, Liberya, Moritanya ve Senegal gibi Afrika'nın çeşitli ülkelerinden gelen liderleri Beyaz Saray’da ağırladı. Bu toplantının ardından ise Afrikalı liderlerle bir akşam yemeği düzenlendi. Trump, yemekte Afrika’nın ekonomik potansiyeline değinerek, kıtada büyük fırsatlar bulunduğunu vurguladı. Bu ilgisinin ardında ise iki temel neden bulunuyor: Mineraller ve göç sorunu.
Yardımdan Ticarete Geçiş ve Yeni İşbirliği Yaklaşımları
Geçtiğimiz ocak ayında göreve başlayan Trump yönetimi, ilk önemli kararlarından biri olarak ABD Dışişleri Bakanlığı’nın dış yardım fonlarını büyük ölçüde kısıtlamıştı. Bu karar, Afrika ülkeleri gibi birçok gelişmekte olan ülkede kamu hizmetlerinin finansmanında büyük oranda yardım bağımlılığı olan bölgeler için önemli bir dönüm noktasıydı. Ancak, bu yeni politikaya adapte olmaya çalışan Afrika liderleri, Trump ile bir araya gelerek, "yardımdan ticarete" geçiş vizyonu çerçevesinde, yeni ekonomik işbirliği modelleri geliştirme arayışına girdiler. Batı Afrika’nın doğal kaynak zenginliği, nadir toprak elementleri, değerli mineraller ve petrol yatakları açısından zengin olması, liderlerin ABD’den doğrudan yatırım çağrısında bulunmasına neden oldu. Bu bölgenin liderleri, ABD’nin kıtadaki barış ve kalkınma çabalarını takdirle karşılarken, aynı zamanda doğal kaynakların en etkin şekilde değerlendirilmesi için Amerikan şirketlerinin yatırım yapmasını istiyorlar.
Çin’in Afrika Üzerindeki Ekonomik ve Askeri Etkisi
Ancak, bölgedeki ekonomik rekabet sadece ABD ile sınırlı değil. Çin, Afrika’da uzun süredir etkili bir güç olarak varlığını sürdürüyor. Özellikle uranyum, lityum, altın, elmas, petrol, manganez, kobalt ve zirkonyum gibi değerli minerallerin tedarik zincirinde Çin, dünya piyasalarında dominant bir konumda. Yüksek teknolojili ürünlerin üretiminde de Çin, tedarik zinciri üzerinde doğrudan etki sahibi durumda. Çin, doğal kaynaklar etrafında geliştirdiği ticari ilişkilerle altyapı yatırımları gerçekleştiriyor ve bu sayede Afrika ülkeleriyle güçlü ekonomik bağlar kuruyor. ABD ise, bölgedeki Çin etkisini sınırlamak amacıyla, ticari ilişkilerin kapasitesini artırmaya ve bölgedeki Çin etkisini kırmaya yönelik stratejiler geliştiriyor. Geçtiğimiz ay, Washington’un arabuluculuğunda imzalanan DKC-Ruanda anlaşması, ABD’nin bölgedeki mineral haklarını önemli ölçüde artırmıştı.
Göçmenler ve Güvenlik Konusunda İşbirliği Teklifi
ABD’nin Afrika’dan beklentilerinden biri de, en kritik meselelerden biri olan yasadışı göçle mücadelede işbirliği yapılmasıdır. Bu kapsamda, ABD Dışişleri Bakanlığı, Afrika liderlerine bir teklif götürdü. Teklife göre, anlaşmayı kabul eden ülkeler, bölgelerinden gelen göçmenleri, ABD’deki sığınma talepleri henüz sonuçlanmadan önce, kendi ülkelerine veya daha önce daimi ikamet ettikleri ülkelere geri göndermemeyi taahhüt edecekler. Bu uygulama, göçmenlerin güvenliği ve entegrasyonu açısından önemli bir adım olarak görülüyor, ancak liderlerin bu teklife vereceği yanıt henüz belirsizliğini koruyor.
Trump’ın Afrika Liderleriyle Görüşmelerindeki Tavır ve Dil
ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika liderleriyle yaptığı görüşmelerdeki tutumu ve sözleri, çeşitli tepkilere yol açtı. Programının yoğunluğunu gerekçe göstererek, liderlerin kendilerini tanıtmalarını isteten Trump, "Belki burayı hızlı geçebiliriz" diyerek, liderlerin sadece isimlerini ve ülkelerini söylemelerini talep etti. Ayrıca, resmi dili İngilizce olan Liberya’nın lideri Joseph Boakai’ye, "İngilizceniz ne kadar güzel. Bu güzel konuşmayı nerede öğrendiniz? Bu masada sizin kadar iyi konuşamayanlar var" şeklinde ilginç bir yorumda bulundu. Bu tavırlar, Trump’ın farklı kültürel yaklaşımlara ve iletişim tarzına sahip olduğunu ortaya koyuyor.