Rusya’dan Ukrayna Meselesinde Sert Açıklamalar ve Ültimatomlar
ULUSLARARASI toplum ve ABD yönetiminin dikkatini İsrail-İran ihtilafına çevirdiği bir dönemde bu durumdan istifade eden Rusya lideri Vladimir Putin, Ukrayna ile ilgili yine çok yüksek perdeden konuşmaya başladı.
Rusya’da Düzenlenen Uluslararası Ekonomik Forumda Putin’den Çarpıcı Mesajlar
Rusya’nın önde gelen uluslararası ekonomik forumlarından birinde, Kremlin lideri Vladimir Putin, Arabia Sky News kanalına verdiği özel röportajda Ukrayna’daki mevcut duruma dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ukrayna’da hedeflerin yeniden şekillendiği ve Rusya’nın yaklaşımını net bir şekilde ortaya koyduğu bu görüşmelerde, Putin, özellikle Ukrayna’nın geleceğiyle ilgili sert ve kesin ifadeler kullandı.
Putin: "Ukrayna’nın Her Yeri Artık Rus Toprağıdır"
Putin, Ukrayna’da devam eden savaş ve askeri operasyonlar hakkında yaptığı açıklamada, "Rus askeri güçleri nereye ayak basmışsa, orası artık Rusya’nın toprağıdır" diyerek, Moskova’nın bölgedeki hakimiyetini ve toprak bütünlüğünü vurguladı. Bu sözleriyle, Ukrayna’nın herhangi bir bölgesinin Rusya’nın bir parçası olduğunu açıkça ifade etmiş oldu.
“Tüm Ukrayna Bizim” İfadesi ve Rusya’nın Siyasi Hedefleri
Putin, sözlerine devamla, "Tüm Ukrayna bizimdir. Bu sadece bir söz veya eski bir gelenek değil; bu, tarihsel ve kültürel bağlarımızın bir sonucudur. Rus askerinin ayak bastığı her yer, bizimdir ve böyle kalacaktır" şeklinde vurguladı. Ayrıca, Ukrayna’nın mevcut yönetiminin Rusya ile bütünleşmek yerine, üçüncü ülkelerin maşalığını yaptığına dikkat çekerek, bu duruma son verilmesi gerektiğini belirtti.
Şartlar ve Gelecek Planları
Putin, savaşın sona ermesi için Ukrayna yönetiminin bazı temel adımlar atması gerektiğini ifade etti. Bu adımlar arasında, Donetsk, Lugansk, Zaporojye, Herson ve Kırım’ın resmen Rusya’ya katıldığını kabul etmesi ve bu bölgelere ilişkin resmi tanımanın temel olduğunu vurguladı. Ayrıca, Ukrayna’nın yeniden şekillenmesi ve aşırı milliyetçi unsurlardan arındırılması gerektiğine değinen Putin, Ukrayna’nın askeri bloklar dışında kalması ve nükleer silah sahibi olmaması konusunda da ısrarcı oldu. 1991 yılındaki statüye dönüş ve barışçıl bir çözüm yolunun ana hedefler arasında olduğunu sözlerine ekledi.