Karsu ve Oğlunun İlkbahar Mutluluğu: Blues Dönmez Schrama

Geçen yaz evlendi, ilkbaharda oğlu Blues’u kollarına aldı. Kısa bir süre önce de ‘Son Defa’ adlı bir şarkı yayımladı. Amsterdam’a yakın bir köye taşınan ve burada bebeğini büyüten Karsu’ya (Dönmez) ulaştık ve onunla çiçeği burnunda anne olmayı konuştuk: “Blues çok sabırsız. Onu benden almış. Çok cici, o da babasından...”

Dokuz ay boyunca eşine "Bahçedeki elma çiçekleri açmaya başladığında oğlumuz dünyaya gelecek" diyordu Karsu. Ve 11 Nisan günü, beklenen an gerçekleşti ve oğulları Blues Dönmez Schrama'yı kucaklarına aldılar. Bu ilkbahar çocuğu, Blues, annesinin Instagram hesabında "Artık baharlar her zamankinden daha güzel olacak" sözleriyle duyurdu. Bu yeni hayat ve müzik yolculuğu hakkında sorularımızı yanıtladı. Ayrıca, ocaktaki pilavı ne yazık ki yaktığını da itiraf etti.

Kısa bir süre önce bebeğinizi kucağınıza aldınız. Öncelikle, nasıl hissediyorsunuz?




Gerçekten çok güzel ve heyecan verici bir dönem. Sadece şu sıralar biraz kramp ve bebek hareketleriyle ilgili zorluklar yaşıyoruz. Oğlum çok fazla ağlıyor, ama bana göre inanılmaz bir sabır ve dayanıklılık geliştirdim. Bu durumu kendi kendime şaşırarak fark ettim. Anne olmak, insanı kendisini daha yakından tanımaya zorluyor. Evliliğimde de bu yeni hayatın karşısında eşim Mike'le çok iyi bir uyum yakaladık. Birbirimizi güçlü bir şekilde destekliyoruz ve bu denge gerçekten çok değerli.

Yeni şarkınız ve albümünüz hakkında neler söylersiniz?

Yeni şarkınız çıktığında şaşırmıştık ve ardından albüm de geliyor dediler. Şarkı yazmak ve bestelemek için nasıl zaman buluyorsunuz?

Geçen yılın ocak ayından itibaren menajerlerime az sayıda konser vereceğimi ilettim. Asıl amacım yeni şarkılara ve albüme odaklanmaktı. Uzun yıllardır başka projeler için müzik üretmiş ve kendi müzik kariyerim arka planda kalmıştı. Ayrıca, yemek alanında da önemli bir kariyerim var. Hollanda’da çok satan bir yemek kitabı yazdım: Karsu’s Kitchen. 6 Şubat'ta yaşanan depremler sonrasında ise Karsu Vakfı ve çeşitli yardım çalışmalarına aktif olarak katıldım. Türkiye’de bir müzik evi kurmayı planlıyoruz. Tüm bu yoğunluk içinde "Hayatıma yeni bir soluk getirmeliyim" dedim. Albüm çalışmaları sırasında evliliğim gerçekleşti ve çocuk sahibi olmaya karar verdik. Hamilelik dönemimde kendimi oldukça enerjik ve fit hissettim; çünkü hamileyken her şeye devam edebileceğime inanıyordum. Geçen ocakta yaklaşık altı aylık hamileyken 18 konser verdim. Kendimi iyi hissettiğim için devam ettim ve şu anda albüm yavaş yavaş tamamlanıyor. Hatta bugün stüdyodaydım. Kendi plak şirketim sayesinde, nota, miks, mastering ve aranjman gibi tüm aşamaları yakından takip ediyorum.

Hiç "Yoruldum" dediğiniz oluyor mu?

Babam her zaman “Annene benziyorsun, hiç durmadan hareket ediyorsun” der. Bu enerjiyi güzel kullanmak istiyorum, ama şimdi yeni bir anne olduğum için bu enerjiyi dengelemek zorundayım. Konserlere başlamadan önce biraz heyecanlıyım, umarım dengeyi sağlayabilirim. Diğer çalışan annelerden ilham almaya çalışıyorum, onların deneyimlerini dinliyorum.

Albümdeki duygular ve temalar nelerdir?

Albümde hangi duygular ön planda?

Dört yıldır birçok duyguyu yaşadım; ailesel hastalıklar, kayıplar ve zorlu dönemler geçirdik. Deprem ve yaşadığım acılar beni derinden etkiledi. Ancak, aynı zamanda güzel gelişmeler de yaşadım; eşimle tanıştım, evlendik ve bir çocuk sahibi olduk. Bu deneyimlerden ilham alarak, albümde içten duygularımı ve hayatın farklı yönlerini yansıttım.

“Son Defa” şarkısının hikayesi ve Kalben ile işbirliği

“Son Defa” çok güzel bir aşk şarkısı. Sözleri Kalben’e ait. Bu şarkının ortaya çıkış hikayesini anlatabilir misiniz?

Kalben benim yakın arkadaşım ve onunla çok iyi anlaşıyoruz. Şarkı üzerinde birlikte çalıştık, sözleri internet üzerinden ve görüntülü iletişimle yazdık. O kadar güzel sözler yazdı ki, dinleyicilerimiz de “It tasted like more” yani “Daha fazlasını tatmak” diyerek çok beğeniyorlar. Şarkıyı yaparken hiç yüz yüze görüşmedik, her şey internet üzerinden gelişti. Umarım bir gün birlikte sahne alırız ve şarkıyı beraber söyleriz. Onunla çalışmayı çok seviyorum çünkü birbirimizi çok iyi anlıyoruz ve uyum içindeyiz.

Türkiye turnesi ve Blues’ın sahneye çıkışı

Türkiye’deki konserlerinizde Blues size eşlik edecek mi?

Turneye başlamadan önce, oğluma güzel vakit geçirmeyi planlıyorum. Bu yaz, hayatın tadını çıkarıp, tatile çıkma fikriyle doluyum. Oğlum biraz büyüdüğünde, yaklaşık 7-8 aylık olduğunda turneye başlamayı düşünüyorum. Kasım ayında Türkiye’ye gideceğim ve orada olmanın heyecanını yaşıyorum. Nasıl yapacağımı henüz bilmiyorum; Blues’ı götürüp götürmeyeceğim, annemle mi bırakacağım veya başka nasıl organize edeceğim konusunda düşüncelere dalmış durumdayım. Belki meslektaşlarıma sorarım, onların deneyimlerini dinlerim. Ayrıca, Hollanda’da yaşadığım için durum biraz farklı ve bu benim için yeni bir deneme olacak.

Hamilelik ve doğum süreci

Hamilelik nasıl geçti? Doğuma dair neler söylersiniz?

Son haftalar ve günler oldukça heyecanlı geçti. Doğumun nasıl olacağı konusunda çok endişeliydim çünkü deneyimim yoktu. Hollanda’da ‘gentle c-section’ yani doğal sezaryen seçeneği mevcut. Doğum sırasında kendi müziğinizi dinleyebilirsiniz; hoparlörler sayesinde müzik eşliğinde doğum yapmak mümkündü. Ertesi gün sabah saat 8’de ameliyata alınacağımı öğrendim ve o gece hemen piyanonun başına oturdum. Oğlumun doğarken annesinin müziğiyle dünyaya gelmesini istedim ve gerçekten de öyle oldu. Bu deneyim benim için inanılmaz bir duyguydu ve doğumun ardından kendimi çok güçlü ve mutlu hissettim.

Oğlunuzun ismi ve karakteri

Oğlunuza nasıl bir isim verdiniz ve bu ismin anlamı nedir?

Eşimin önerisiyle Blues ismini koyduk. Eşimin çok sevdiği ve anlamlı bulduğu bir isimdi. Oturup düşündük ve sonunda karar verdik. Ayrıca, Türk isim de istiyordum. Blues’un ikimizin de soyadını taşıması, ileride kendisinin karar verebileceği bir seçenek olarak hayatımıza farklılık kattı. Blues, şu anda oldukça meraklı ve hareketli bir çocuk. Çok sabırsız ve enerjik; babasından ve annesinden gelen bu özellikler onu karakter olarak şekillendiriyor.

Günlük yaşam ve ebeveynlik

Blues’la günleriniz nasıl geçiyor? Eşinizle ilişkisi ve ailesel bağlar hakkında neler söylersiniz?

Her akşam, ertesi gün yapacaklarımın listesini hazırlıyorum. Gün içinde en çok iki işi tamamlayabiliyorum; diğer zamanlar ise Blues’la geçiriyorum. Bu benim için zaman zaman zor olsa da, onunla vakit geçirmek benim için çok kıymetli. Eşimle ilişkimiz ise çok güzel ve uyumlu. Artık Amsterdam yakınlarındaki küçük bir köyde yaşıyoruz. Eşim bu köyden ve burada herkes birbirini tanıyor. Dışarı çıktığımızda selamlaşmalar ve samimi sohbetler oluyor. İnsanlar “Geri mi döndünüz?” diye soruyor ve herkes “Mike zaten bir babaydı, şimdi ise gerçekten baba oldu” diyor. Eşim çok sıcak ve samimi biri; onunla çocuk büyütmek büyük bir şans.

Çocuk yetiştirme ve değerler

Oğlunuzu hangi değerler ile büyüteceksiniz?

Her zaman “Mutlu, sağlıklı ve sevgi dolu büyüsün” diyoruz. Geçenlerde kuzenim Okan, “Çocuk vicdanlı büyüsün” dedi ve bu beni çok etkiledi. Çünkü günümüzde birçok kişi güç ve para peşinde koşarken, gerçekten vicdanlı ve iyi yürekli bireyler yetiştirmek önemli. Ona, insanlara karşı sevgi ve saygı ile yaklaşmasını öğütlüyoruz. Ayrıca, hayatının her alanında mutluluk ve başarıyı yakalaması için çalışmasını ve insanlara iyi davranmasını istiyoruz. Kendi hayat mottom ise şu: “Hayatımın sonuna geldiğimde, aynada kendime gururla bakabilmek ve pişmanlık duymamak.” Bu anlayışla büyümüş ve bu değerleri ona aşılamayı hedefliyorum.

Anne olmak ve hayat bakışındaki değişim

Anne olmak size hangi yeni duyguları ve farkları kazandırdı? Endişeleriniz var mı?

Şu an evdeyiz ve küçük olduğu için dışarı pek çıkmıyoruz. Fakat, televizyon ve haberleri izlerken endişeleniyorum. Özellikle kız çocuğu olsaydı, belki daha farklı kaygılarım olurdu. Ama şunu biliyorum ki, anne olarak hayat boyu her zaman her şeyi kontrol edemeyebilirsin. Çocuklar düşer, kalkar ve kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenir. Bu nedenle, yaşamın her anı kıymetli ve endişelerimi biraz hafifletmeye çalışıyorum. Ayrıca, yaşadığımız kayıplar ve travmaların hayat görüşümü derinden değiştirdiğine inanıyorum. Her günü, sanki son günümmüş gibi yaşarım; bu, bana yaşamın ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor. Depremden sonra, ailem ve ben hayatı daha farklı görmeye başladık. Bu süreç, hem acı hem de öğretici oldu ve bana, küçük şeylerin bile ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bir gülüşü, doğadaki kuşları ve hayatın güzelliklerini daha fark eder hale geldim.

Müziğin ve sanatın gücü

Müziğin sizin hayatınızdaki önemi nedir? Müzikle kurduğunuz iletiyi nasıl tarif edersiniz?

Müzik, gerçekten büyülü ve sihirli bir şey. Sözleri önemli olsa da, melodinin ve duygunun etkisi çok büyük. Hamileyken konserlerde, karnımdaki oğlumun müziğe verdiği tepkiler bile bana ilginç gelmişti. Doğduktan sonra da aynı müziklere aynı duyguları hissediyor. Beethoven’i çok seviyor ve müzikle bağ kuruyoruz. Müzik, sınırları aşan bir dil; insanlar arasındaki iletişimi güçlendiren ve birleştiren büyülü bir araç. Ayrıca, yemek gibi, müzik de insanları bir araya getiriyor ve kültürler arasında köprü kuruyor. Konserlerde izleyenlere baktığımda, farklı tarz ve tarzda insanlar görebiliyorum; kapalı kızlar, mini etekli gençler... Müzik ve sanat, kültürümüzde ve toplumda önemli bir yer tutuyor; bu sayede insanlar farklılıklarını paylaşabiliyor ve anlaşabiliyor.

Geleceğe dair projeler ve yeni çalışmalar

Yemek kitabınız ve programınız var, yeni projeleriniz neler?

Hollanda’da da soruyorlar; yeni bir yemek programı yapmamı istiyorlar. Ama şu anda önceliğim müzik ve albüm çalışmaları. Yılın sonunda, konserler ve sahne çalışmalarına odaklanmak istiyorum. Bu süreçte, yeni müzikler ve projeler üzerinde çalışıyorum ve bunları hayata geçirmek istiyorum.

Eşinizin en sevdiği Türk yemeği

Eşinizin en sevdiği Türk yemeği nedir?

Şu anda onun en sevdiği yemek fırında karnıyarık. Patlıcanı çok seviyor ve her zaman yapmamı istiyor. Ayrıca, pilav da yaptım ama galiba onu biraz yaktım, sizin yüzünüzden (gülüyor). Bir diğer sevdiği yemek ise çerkestavuğu. Bu yemekler, onun Türk mutfağına olan ilgisini gösteriyor ve bizler için özel anlamlar taşıyor.