40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Yakında duyurulan önemli bir keşif, astronomların uzak ve genç bir yıldızın etrafında oluşan yeni bir gezegenin bulunmasıyla gerçekleşti. Bu gezegen, TWA-7b olarak adlandırılıyor ve soğuk bir gaz devi olarak tanımlanıyor. Kütle açısından, Jüpiter’in yaklaşık üçte biri boyutunda olan TWA-7b, kendi yıldızına olan uzaklığıyla dikkat çekiyor. Yıldızdan yaklaşık 52 astronomik birim uzaklıkta (Güneş–Dünya mesafesinin 52 katı), bu da onun Güneş Sistemi’mizdeki Kuiper Kuşağı’nda, yani Plüton’un daha ötesinde bir konumda bulunacağı anlamına geliyor.
Sciencealert kaynaklı habere göre, bu gözlemler yalnızca gezegenin varlığını doğrulamakla kalmadı, aynı zamanda gezegen oluşum süreçleri hakkında yeni bilgiler de sağladı. Fransa’nın Paris Gözlemevi’nden astronom Anne-Marie Lagrange liderliğindeki araştırma ekibi, bu doğrudan gözlemin JWST’nin gezegenleri sadece dolaylı yöntemlerle değil, aynı zamanda doğrudan görüntüleme potansiyelini de ortaya koyduğunu belirtiyor. Bu gelişme, gezegenlerin oluşumu ve evrimi konusundaki teorilere önemli katkılar sağlıyor.
TWA-7b, yaklaşık 100 Dünya kütlesine sahip ve bugüne kadar doğrudan görüntülenen ötegezegenler arasında en hafif olanlardan biri. Araştırmacılar, James Webb Uzay Teleskobu’nun (JWST) 25-30 Dünya kütlesinde daha hafif gezegenleri bile tespit edebileceği konusunda umutlarını dile getiriyorlar. Bu, önümüzdeki yıllarda, daha düşük kütleli ve daha genç gezegenlerin doğrudan gözleminin mümkün olacağını gösteriyor.
Keşfedilen gezegenin yörüngesindeki yıldız, TWA-7, yalnızca 6.4 milyon yaşında — yani genç bir yıldız olarak kabul ediliyor. Bu kadar genç olması, yıldızın etrafında hâlâ gaz ve toz diski bulunduğu anlamına geliyor. Bilim insanları, gezegenlerin bu disklerde doğduğuna inanıyor. Zamanla bu maddelerin bir araya gelerek kütle kazandığı ve yeni gezegenlerin oluştuğu düşünülüyor. JWST’nin gözlemleri, bu teoriyi destekler nitelikte. Teleskop, yıldızın çevresindeki diskte net şekilde üç halka gözlemledi. Bu halkalardan birinde oluşan boşlukta bulunan gezegen, diskteki malzeme ile etkileşime girerek kendi yörüngesini şekillendiriyor gibi görünüyor. Bu gözlemler, gezegenlerin oluşum süreci hakkında yeni ipuçları sunuyor.
TWA-7b, yaklaşık 320 Kelvin sıcaklıkta (yaklaşık 47°C) ve yıldızından oldukça uzak bir konumda bulunuyor. Bu nedenle güneş ışığından fazla etkilenmeyen, kendi içsel ısısıyla parlayan bir gezegen. Bu özellik, bilim insanlarının gezegenin atmosferini ve iç yapısını doğrudan spektroskopik yöntemlerle inceleme fırsatı bulmasını sağlıyor. Ayrıca, gezegenin bu özellikleri, atmosfer bileşenleri ve yüzey yapısı hakkında detaylı bilgiler edinilmesine olanak tanıyor.
Ekibin vurguladığı gibi, TWA-7b, gezegen-disk etkileşimlerinin detaylı modellenmesi açısından ideal bir örnek teşkil ediyor. Bu keşif, evrende yeni dünyaları ararken JWST’nin ne kadar güçlü ve çok yönlü bir araç olduğunu gösteriyor. Bugüne kadar galaksimizde yaklaşık 6 bin ötegezegen keşfedildi, ancak bunların sadece yaklaşık %1’inin doğrudan görüntülenebildiği biliniyor. JWST’nin başarısı, önümüzdeki dönemde çok daha düşük kütleli ve genç gezegenlerin de doğrudan gözlemlerinin mümkün olacağını müjdeliyor. Bu gelişmeler, evrenin gizemli ve çeşitli dünyalarını anlamamıza büyük katkılar sağlayacak.
Redmi K80 Ultra: Performans ve Teknolojinin Zirvesinde Yeni Nesil Akıllı Telefon