41,9599$% 0,31
48,8833€% 0,52
5.388,57%0,50
9.245,00%0,42
36.866,00%0,41
10.853,43%-0,81
02:00
13 Haziran itibarıyla İsrail, İran’a karşı başlattığı kapsamlı hava saldırılarıyla bölgedeki tansiyonu yükseltti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu saldırıların amacını İran’ın nükleer programını tamamen ortadan kaldırmak ve İran rejimini devirme girişimi olarak açıkladı. Bölgede artan bu gerilim, uluslararası arenada da ciddi tartışmalara yol açtı.

Eski Başkan Donald Trump, çatışmaların ilk günlerinden itibaren İsrail’e tam destek verdi ve İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerine son vermemesi halinde ABD’nin müdahale edebileceğini açıkça dile getirdi. Trump, 22 Haziran’da İran’ın müzakere tekliflerini görmezden gelerek, ABD’nin B-2 savaş uçaklarıyla İran’daki nükleer tesislere saldırı emri verdi. Bu gelişmeler, Orta Doğu’da çatışmaların daha da şiddetlenebileceğine dair endişeleri beraberinde getirdi.

ABD Başkanı, Kongre’den savaş ilanı yetkisi almadan hareket etti ve bu durum, uluslararası basın tarafından bölgesel çatışmanın genişleme ihtimali olarak yorumlandı. Ayrıca, Trump’ın İran’a karşı geniş çaplı bir saldırı başlatmak için Kongre’den yetki almaya çalışması, ABD’nin askeri müdahalelerini meşrulaştırma konusunda tartışmalara neden oldu. Aynı zamanda, Çin ve Rusya gibi büyük güçlerin bölgedeki gelişmelere tepkileri de yakından takip ediliyor.
ABD merkezli haber ajansı Associated Press (AP), 13 Haziran’daki gelişmeler ışığında, ABD’nin İran’daki üç farklı tesisi hedef alan hava saldırılarını, İsrail’in savaşına doğrudan katılım olarak değerlendirdi. AP, bu hamlenin İran’ı zayıflatmak amacıyla riskli ve bölgesel çatışmayı tırmandırabilecek bir adım olduğunu vurguladı. Ayrıca, saldırı sonrası İran’ın nükleer tesislerine verilen zararların tam olarak belirlenemediği ve tesirlerinin henüz netleşmediği bilgisi paylaşıldı.

AP, Trump’ın Kongre onayı olmadan hareket ettiğine dikkat çekerek, İran’a karşı olası misillemelerde yeni saldırı emrini verme tehdidini dile getirdi. Trump’ın, İran’ın temel nükleer tesislerinin büyük oranda yok edildiği iddiasını yinelediği ancak, tesislerde meydana gelen hasarların detaylarına henüz ulaşılmadığını belirtti. Bu gelişmeler ışığında, ABD’nin İsrail’in askeri hareketlerine destek verip vermeyeceği belirsizliğini koruyor.
Çin’in bölgedeki tutumu ve İran ile olan güçlü ilişkileri, uluslararası kamuoyunun ilgisini çekiyor. RT News’un analizine göre, Çin, İsrail’in İran’a yönelik askeri operasyonlarına sert tepki gösterdi ve BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı açıklamalarda, “Egemen bir devletin toprak bütünlüğünün ihlal edilmesini şiddetle kınıyoruz” ifadelerini kullandı. Ayrıca, Çin Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada, İsrail’in askeri harekatlarını “kabul edilemez” olarak nitelendirdiği belirtildi.

Çin ve İran arasındaki ilişkiler ise 2021 yılında imzalanan 25 yıllık kapsamlı işbirliği anlaşmasıyla daha da güçlendi. Enerji, altyapı ve savunma sanayii başta olmak üzere birçok alanda ortak projeler yürüten iki ülke, bölgedeki etkisini artırmaya devam ediyor. Ayrıca, Çin’in İran’la düzenli olarak gerçekleştirdiği deniz tatbikatları ve bölgesel diplomasi faaliyetleri, ABD ve müttefikleri tarafından dikkatle izleniyor.
Uzmanlar, Çin’in enerji güvenliğini tehdit eden Hürmüz Boğazı’ndaki istikrarın korunmasının, Pekin’in en önemli önceliklerinden biri olduğunu vurguluyor. Çin, İran ve Rusya’nın katılımıyla yapılan üçlü toplantılarda, uluslararası toplumun İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılması yönünde çağrılar yapıldı. Ancak, bölgedeki güç dengeleri ve küresel politikalar göz önüne alındığında, Çin’in tutumu ve bölgedeki nüfuz mücadelesi oldukça karmaşık bir hale dönüşmüş durumda.
Al Jazeera’nın analizine göre, ABD’de savaş yetkisi konusu yeniden gündeme geldi. ABD Kongresi’nde Demokrat milletvekilleri, Başkan Trump’ın İran’a yönelik askerî operasyonlarına karşı çıkarken, “Savaş Yetkileri Yasası”nın uygulanabilirliği ve sınırları detaylıca incelendi. Yasanın temel amacı, başkanın savaş ilan etme yetkisini sınırlandırmak ve Kongre’nin onayını zorunlu kılmak olsa da, pratikte bu düzenlemenin etkinliği sorgulanıyor.
ABD Anayasası’nın 1. Bölümü, savaş ilanını Kongre’ye bırakmış olsa da, başkanlar 2001’deki 11 Eylül saldırılarından sonra ve Irak operasyonları gibi önemli olaylarda, bu yasal düzenlemenin ötesine geçerek askerî müdahalelerde bulundu. 1973’te kabul edilen Savaş Yetkileri Yasası ise, başkanın tek taraflı hareket etmesini engellemeyi amaçlasa da, pratikte çoğu zaman siyasi ve stratejik çıkarlar ön plana çıkıyor.
Günümüzde, Demokratlar başkan Trump’ın İran’a yönelik hamlelerini durdurmak adına bu yasayı tekrar gündeme getiriyor. Ancak uzmanlar, yasanın askerî müdahaleleri tamamen durdurmadığını ve politik bir araç olarak kaldığını belirtiyor. Kongre’de çoğunluğun askerî harekata karşı net bir duruş sergilememesi, Trump’ın İran politikasında önemli bir değişiklik yapılmasını engelliyor.
İran Nükleer Tesisi ve Bölgesel Gelişmeler: Güncel Durum ve Analizler
1
Trump’tan NATO Zirvesi Sonrası Çarpıcı Açıklamalar
404 kez okundu
2
İsrail ve İran Arasındaki Çatışma ve Uluslararası Tepkiler
393 kez okundu
3
Kuzey Kore lideri Kim’in kız kardeşinden Güney Kore mesajı: ‘Uzlaşı kapısı kapalı’
301 kez okundu
4
Trump’tan Beyonce çağrısı: Yargılansın
251 kez okundu
5
ABD Başkanı Donald Trump’tan Filistin ve Orta Doğu Politikaları Üzerine Açıklamalar
243 kez okundu
Harry ve Meghan’ın ABD’de Yaşam ve Zorluklar Günlüğü
Corendon Airlines Park’ta Heyecan Doruğunda Türkiye Kupası Mücadelesi
Uzayda Buz Halinde Karmaşık Organik Moleküller İlk Kez Tespit Edildi
Hakemler Servisinde Şok Gelişme: 7 Üst Klasman Hakemi Bahis Oynama Gerekçesiyle Sevk Edildi
Trabzonspor’da Gelecek Vizyonu ve Yeni Yüzler İçin Stratejiler
Gazze’de Yeminin Umudu: İnsani Çabalar ve Çocukların Durumu
Fenerbahçe – Beşiktaş Derbisi Biletleri Hızla Satışta!
Günün Süper Bahis Analizleri ve Oranlar ile Yüksek Kazanç Fırsatları
Süper Lig’de Teknik Direktörleri Değişen Takımlar ve Son Durumlar
Trabzonspor’un Gelecek Vizyonu ve Gençlik Atağı