40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Bugün The New York Times gazetesinde, İran ile ABD arasındaki gerilimin yeni bir boyuta ulaştığı ve İran’ın Katar’daki El Udeyd Hava Üssü’nü hedef alan saldırı detayları genişçe yer aldı. Gazetenin Birleşmiş Milletler Büro Şefi ve Orta Doğu muhabiri Farnaz Fassihi imzalı haberinde, İran’ın bu saldırı öncesinde çeşitli diplomatik girişimler ve çıkış yolları aradığına dikkat çekildi. İran yüksek düzeyde yetkililer ve askeri stratejistler, saldırıdan önce ABD ile doğrudan çatışmaya girmeden durumu kontrol altına almanın yollarını tartışıyordu. Bu süreçte, İran’ın kriz masası ve Ulusal Güvenlik Konseyi, saldırı planını detaylıca değerlendirdi ve bir çıkış yolu aradı.
İran’dan kaynaklara dayanan bilgiler, El Udeyd Hava Üssü’nün neden hedef seçildiğine dair önemli ipuçları sunuyor. Ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, ABD’ye karşı sınırları aşmadan, belirli bir ölçüde karşılık verme talimatı verdi. Yetkililer, bu sınırlı saldırının, İran’ın bölgedeki Amerikan güçlerine karşı caydırıcılığını artırmayı amaçladığını belirtti. İranlar, bölgedeki en büyük Amerikan üslerinden biri olan El Udeyd’in, hafta sonunda düzenlenen ve Amerikan hava savunma sistemlerini test eden B-2 savaş uçaklarının koordinasyon noktası olduğunu düşünüyorlardı. Katar’ın İran ile güçlü bağları ve yakınlığı, hasarın minimum seviyede tutulmasını sağladı ve bu da saldırıların planlanmasında önemli bir faktör oldu.
Habere göre, saldırıdan birkaç saat önce İran, aracılar vasıtasıyla kısa süreli bir saldırı duyurusunda bulundu ve Katar hava sahası kapatılarak Amerikan askerleri bilgilendirildi. İran yönetimi, bu saldırıyı kamuoyuna “Amerikalıların İran’a saldırmasının bedeli” olarak sundu. İran Silahlı Kuvvetleri sözcüsü, kameralar karşısında yaptığı açıklamada, saldırının Devrim Muhafızları tarafından gerçekleştirildiğini ve “Düşmanlarımıza uyarı: Vur kaç çağı sona ermiştir” ifadesini kullandı. Ayrıca, İran devlet televizyonu, emperyalist güçlere karşı elde edilen başarıyı ve direnişi övgüyle anlattı.
İranlı yetkililere göre, saldırı öncesinde planlanan ve hiçbir Amerikan askerinin hayatını riske atmayan bu operasyon, Trump yönetimini geri adım atmaya teşvik etmeyi amaçlıyordu. Trump, saldırı sonrası yaptığı açıklamada, İran’ın 14 füzeden 13’ünü etkisiz hale getirdiğini ve can kaybı yaşanmadığını belirterek, bu saldırıya erken uyarı verildiği için teşekkür etti. Ayrıca, “Her şeyi sistemlerine attılar ve bundan sonra nefretin sona ereceğine inanıyorum” diyerek, bölgedeki tansiyonu düşürmeye çalıştı. Kısa süre sonra, İran ve İsrail arasında yakın zamanda bir ateşkes olabileceğine dair umutlar dile getirildi.
Uluslararası Kriz Grubu’nun İran uzmanı Ali Vaez, bu gelişmelerin bölge ve küresel barış açısından karmaşık sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti. Vaez, “İşte bu noktada, taraflar başarıyı kendilerince kutlayabilir; ABD nükleer programına karşı adım attığını, İsrail İran’ı zayıflatmaya çalıştığını ve İran’ın ise savaşın etkisinden güçlenerek çıktığını iddia edebilir” dedi. Ancak, uzmanlar savaşın daha fazla uzamasını istemeyen İran halkı ve yetkililerin, ekonomik ve askeri kapasitenin sınırlarını görerek, çatışmayı sınırlandırma yönünde adımlar atmaya başladığını belirtiyor.
İsrail-İran gerilimi, geçmişte kırmızı çizgiler ve sınırların zorlanmasıyla gündeme gelirken, İran’ın savaşın uzamasını istemediği açıklandı. Ekonomik sıkıntılar ve halkın savaş karşıtı tutumu, bu durumu tetikledi. Ulusal Kalkınma Partisi Başkanı Sadık Nevruzi, yaptığı açıklamada, “Ekonomik ve askeri kapasitemiz bu kadar. Savaşın devamı ülkemize ciddi zararlar getirir” diyerek, sınırların aşılmasını engellemeye çalıştı. Ayrıca, İran’a yakın bazı analistler, savaşın sadece ABD ve İsrail ile sınırlı kalmayıp, bölgesel ve küresel sonuçlar doğurabileceği endişelerini paylaştı. Sosyal medya ve siyasi platformlarda, İran’ın şu aşamada geniş çaplı bir savaşa girmesinin zararlı olacağı yönünde uyarılar yapılıyor.
Gelişmeler, özellikle İran’ın uranyum stoklarının durumu ve nükleer programının geleceği konusunda yeni soruları gündeme getiriyor. Batılı yetkililer, İran’ın zenginleştirme kapasitesinin devam edip etmediği ve çatışmaların devam edip etmeyeceği konusunda net bir bilgiye ulaşmakta zorlanıyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, dün akşam yaptığı açıklamada, “Saldırılar ciddi zararlar verdi, ama hedeflerimize ulaşamadılar” diyerek, uluslararası toplumun dikkatini çekti. Bu süreçte, bölgesel ve küresel aktörlerin diyalog ve müzakere yolunu tercih etmesi, çatışmanın tırmanmasını önleyebilir veya yeni bir aşamaya geçebilir.
Türkiye ve NATO Zirvesi: Savunma Sanayinde İşbirliği ve Güçlendirme Adımları