41,9599$% 0,31
48,8833€% 0,52
5.388,57%0,50
9.245,00%0,42
36.866,00%0,41
10.853,43%-0,81
02:00
Her yıl, kadın hakları ve edebiyat alanındaki güçlü duruşuyla tanınan Duygu Asena’nın anısını yaşatmak amacıyla düzenlenen ve 2007’den beri devam eden Duygu Asena Roman Ödülü bu yıl da sahiplerini buldu. Bu yılın kazananı, Zorlu yaşam mücadelesini ve kadınların toplumdaki yerini cesurca anlatan ‘Cennette Gibiyim’ adlı romanıyla Sibel K. Türker oldu. Roman, kadın cinayetlerinin gölgesinde büyüyen ve sevgiye ulaşmakta zorluk yaşayan Temenni’nin içsel yolculuğunu, çarpıcı bir dille anlatıyor. Yazarla, kitabını ve kadın cinayetlerine dair farkındalık oluşturma sürecini konuştuk.

İnanılmaz bir sevinç ve büyük bir onur duydum. Bu ödül, benim edebi yolculuğumda doğru ve güçlü adımlar attığımı bana hissettirdi. Duygu Asena, fikirleriyle, yaşamıyla ve eserleriyle Türkiye’de kadın hareketinin öncülerinden biriydi. Onun adını taşıyan ve 18. yılına ulaşan bu ödülü almak, bana güç ve motivasyon sağladı. Bu ödül, kadın hakları ve edebiyat alanındaki mücadelemi daha da pekiştirdi.
Romanın girişinde Temenni’nin çocukluk anılarıyla başlayan anlatım, benim çocukluk ve gençlik deneyimlerime yakın duruyor. Kendimi genellikle uysal, içe dönük ve hayalleriyle mutlu bir çocuk olarak tanımlıyorum. Ancak zamanla, dış dünyanın etkisiyle içimde bir çatışma başladı. Bu, ergenlik ve sonrası dönemlerde de devam etti; Jean-Paul Sartre’ın Bulantı romanındaki kahraman gibi, gerçeklik karşısında yara alan benlik duygusu ve hayata karşı direnç geliştirdim. Kendi iç dünyama fazla müdahale edilmesini istemedim ve bu nedenle çocukluk ve gençlik dünyasına dönmek istemiyorum. ‘Yazdığımı baştan yazamam’ sözünü çok severim; hislerimi ve düşüncelerimi özetleyen bu söz, benim iç dünyamı en iyi şekilde anlatıyor. Eğer yeniden başlasam, belki de bu hikâyeleri yazmak yerine başka bir yol seçerdim; çünkü bu kitapları yazmak benim için bir tutku ve bir ifade biçimi haline geldi.
Yazma süreci oldukça yavaş ama istikrarlı ve kararlı geçti. Başlangıçtan itibaren ne yapmak istediğimi bilen ve kendinden emin adımlarla ilerleyen bir yazar gibi hareket ettim. Romanın bölümleri, karakterleri ve dil kullanımı üzerinde neredeyse hiç değişiklik yapmadım; sanki yalnızca kafamda kurduğum dünyayı kelimelere döküyorum gibi hissettim. Kelimeler bana yeterli ve bazen de taşıyıcı oldu; kendimi bıraksaydım, belki aynı hikâyeyi iki katı uzunlukta yazardım. Ancak edebiyatta sadelik ve ekonomi benim için önemli; hikâyeyi fazla uzatmadan, gereksiz detaylara girmeden anlatımı tamamladım.
‘Çok sevdim’ ifadesi, maalesef erkeklerin suçlarını örtbas etmek ve suçlarını meşrulaştırmak için kullandıkları, oldukça yanıltıcı ve tehlikeli bir bahaneye dönüştü. Gerçek anlamda sevgiyle karıştırılan bu tutku, çoğu zaman nefret ve öç alma arzusuna dönüşüyor. Kadın örgütlerinin çabalarıyla, bu tür cinayetlerin ‘aşk’ kavramıyla bağdaştırılması yerine, ‘kadın cinayeti’ olarak adlandırılması kabul gördü. Bu suçların münferit değil, örgütlü ve planlı suçlar olduğunu bilmek, toplumsal farkındalığın artması açısından önemlidir. Erkeklerin ‘aşk’ bahanesiyle işledikleri kadın cinayetlerinin, aslında derin bir toplumsal sorunun yansıması olduğunu unutmamak gerekiyor; bu, gerçekten de ürkütücü bir durumdur.
Farkındalık oluşturduğumu ve toplumda belirli bir etki bıraktığımı umut ediyorum. Yazarların ve kitapların toplumdaki etkisi, genellikle beklenenden daha azdır; politika ve medya kadar gündemde yer almazlar. Siyasetçiler bir cümleyle büyük ses getirebilirken, yazarlar ve kitaplar, uzun vadeli düşünce ve empati yoluyla değişim sağlar. Kitap yazmak, bizim toplumumuzda pek alışılmış bir eylem değil; bu nedenle, yapılan her çalışma ve ortaya konan eser, büyük bir sorumluluk ve bilinçle yapılmalıdır.
Okur geri dönüşlerinde, kitabın anlatımının oldukça sert ve çarpıcı bulunduğunu duydum. İlginçtir ki, özellikle kadınlar bu sertlik ve gerçekçilik karşısında etkilenmiş. Sanki toplumda yaşananlar, iç içe geçmiş ve gizlenmiş gibi, okurların kafasında hayat ve edebiyat ayrımı net değil. Bu da, insanların hayatın gerçeklerine karşı farkındalık ve empati geliştirmesine katkı sağlıyor. Kitap ve hayatın iç içe geçmesi, toplumda daha fazla düşünce ve tartışma yaratıyor.
Romanın temel meselesi, ailesinden aldığı ciddi travma ve yaşadığı trajedidir. Temenni’nin annesi ve babası tarafından katledilmesi, onun hayatında derin izler bırakır. Bu deneyim, kadınların yalnız ve savunmasız kaldığı bir toplumda dayanışmanın ve bilgiye ulaşmanın önemini vurgular. Bizler ve benim gibi kadın hakları savunucuları, ataerkil toplum yapısının örgütlü ve sistematik olarak kadınlara karşı şiddet uyguladığını gözlemliyoruz. Bu nedenle, kadınların örgütlenmesi ve bilgiye erişimi, hayatta kalma ve güçlenme adına temel bir ihtiyaçtır. Kadınların bilinçlenmesiyle, bu karanlık tabloyu değiştirmek mümkün olabilir; bu, en büyük sınavımızdır ve başarabiliriz.
Yazmak, benim için hayali bir okurla kurduğum, soyut ve içten bir dayanışmadır. Yazarken, karşıma çıkan sesi ve itirazları duyamayabilirim; ama sanatın doğası gereği, bu karşılıklı iletişim ve anlam üretimi vardır. Yazmak ve okumak, birbirine karşılıklı saygı ve anlayışla ilerleyen bir dans gibi. Bu süreçte, kendimi ve toplumumu daha iyi anlamaya çalışıyorum. Kitaplarımı, sanki biraz daha benimsemiş ve yanımda duruyor gibi görüyorum; bu, benim için büyük bir güç ve sorumluluk kaynağıdır.
Çok kadınlı bir ortamda büyümek, hayatıma ve düşünce yapımı olumlu anlamda derinlemesine etkiledi. Evliliğimde ve aile yaşamımda, erkek etkisi az ve olumsuzdu; bu, bana güç ve özgüven kazandırdı. Kadınların birleştiği, örgülü, dikişli ve sohbetli bir evde büyümek, bana dayanışma ve umut aşıladı. Hayatın temelinde sevgi ve dayanışmanın yattığını, evde ocak yanıyorsa umut olduğunu öğrendim. Bu deneyim, hayatım boyunca bana ilham verdi ve eserlerime yansıyan güçlü kadın figürlerinin temelini oluşturdu. Gerçekten de, güçlü ve umut dolu bir kadın olmak için, sevgiyle beslenen bir evde büyümek çok önemli ve değerli bir mucizedir.
Geleceğin Robot Teknolojileri ve Erişilebilirlik Devrimi
1
CUMA MESAJLARI 2025 YENİ, RESİMLİ, ANLAMLI, KISA (TIKLA İNDİR) | | Cuma akşamı mesajları ve sözleri: Ayetli, anlamlı, yazılı, dualı, hadisli, hiç duyulmamış, kısa, en güzel cuma mesajlarını paylaşın… Hayırlı Cumalar!
327 kez okundu
2
Arda Edeoğlu’nun Trajik Sonu ve Hayat Hikayesi
265 kez okundu
3
Samsung Cihazlarda DNS Ayarı Nasıl Değiştirilir: Telefon, Tablet ve TV’ler İçin Kapsamlı Rehber
259 kez okundu
4
Zohran Mamdani: Hayatı, Kariyeri ve Vaatleri
253 kez okundu
5
CUMA MESAJLARI RESİMLİ 2025 YENİ, KISA, ANLAMLI (15 Ağustos cuma sözleri) | Cuma akşamı mesajları ile Hayırlı Cumalar! Sevdikleriniz için farklı, dualı, hadisli, ayetli, yazılı, anlamlı, değişik, en güzel cuma mesajları ve kutlama sözlerini tercih edin!
251 kez okundu
Türk Futbolunu Sarstı: Hakemler ve Bahis Skandalındaki Gerginlik
Zelenskiy, Ukrayna Güvenliği ve Uluslararası Silah Desteklerini Değerlendirdi
Türkiye Kupası 3. Tur Maç Programı ve Hakem Kadrosu Detayları
Elon Musk’ın xAI’sinden Dijital Bilgi Devrimi: Grokipedia ile Tanışın
ABD’nin Haseke ve Irak’taki Askeri Operasyonları Güncel Raporu
Gençlerbirliği’nde Yeni Teknik Direktör Volkan Demirel Güvencesi
EuroLeague Haftalık Maç Programı ve Detaylar
2025 Kasım Öğretmen Seminer Takvimi ve Detayları
2025 Ekim Ayında Göklerdeki Cumhuriyet Kutlaması Programları
Belçika’nın F-35 Teslimatı ve Hava Sahası Sınırlamaları