40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Son dönemlerde yürürlüğe giren denetimli serbestlik düzenlemesi, adalet sisteminde köklü bir dönüşüm temsil etmektedir. Bu kapsamda, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün ardından, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve diğer yetkililer de bu sistemi güçlendirmek ve geliştirmek adına çeşitli açıklamalarda bulunmuştur. Bu yeni düzenlemelerle birlikte, hükümlülerin rehabilitasyonuna ve topluma kazandırılmasına büyük önem verilmektedir.
İşte, bu önemli reformun detaylarına ve Bakan Tunç’un sistem hakkındaki görüşlerine yakından bakalım.
Bozdağ, yaptığı açıklamalarda, denetimli serbestlik sisteminin suç oranlarını azaltmada ve hükümlülerin topluma entegrasyonunu sağlamada kritik bir rol oynadığını vurgulamıştır. Ayrıca, yeni düzenlemeyle birlikte, hükümlülerin toplumdan kopmadan, rehabilite edilerek yeniden topluma kazandırılmasının hedeflendiğini ifade etmiştir.
Denetimli serbestlik, suç işleyen bireylerin toplum içinde belirli kurallar ve denetim altında tutulduğu, aynı zamanda onların iyileşmesine ve topluma yeniden kazandırılmasına odaklanan alternatif bir infaz sistemidir. Bu sistemde, hükümlülerin özgürlüğü kısıtlanmakla birlikte, çeşitli hizmetler ve programlar aracılığıyla, onların suç işlemeye tekrar yönelmesini engellemeye çalışılır.
Hükümlülerin toplum içindeki denetimi, uzmanlar ve görevliler tarafından düzenli olarak takip edilir. Bu takip sürecinde, suçun tekrar edilme riski, bireyin psikolojik durumu ve toplumsal uyumu değerlendirilir. Ayrıca, öfke kontrolü, madde bağımlılığı ve diğer risk faktörlerini azaltmaya yönelik eğitimler ve rehabilitasyon programları sunulur.
Bu sistem, hem suç oranlarını düşürmek hem de hükümlülerin toplumsal hayata uyum sağlamasını kolaylaştırmak amacıyla kurulan temel ilkeleriyle, adalet sistemimize yeni bir boyut kazandırmıştır.
TBMM tarafından kabul edilen 10. Yargı Paketi ile, denetimli serbestlik uygulamalarında önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu düzenlemelerle birlikte, hükümlülerin cezaevinde geçirecekleri süre belirli oranlarda artırılmış ve toplumda cezasızlık algısının önüne geçilmiştir.
Özellikle, 2 yıl veya daha az ceza alan hükümlüler için, koşullu salıverme öncesi cezaevinde kalma süresi en az 10’da 1 oranında belirlenmiş ve bu oran, hükümlülerin en az 36 gün cezaevinde kalmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda, 1 yıl ve 6 ay gibi farklı cezalar için de minimum kalma süreleri düzenlenmiştir. Bu kapsamda, hükümlülerin toplumdan kopmadan yeniden topluma entegre olması amaçlanmaktadır.
Bu yeni düzenlemeler, yalnızca cezalandırmayı değil, aynı zamanda rehabilitasyonu ve toplumsal uyumu da ön plana çıkarmaktadır. Hükümlülerin, suç sonrası yeniden topluma kazandırılmasında, onların içsel dönüşümüne ve toplumla uyumuna büyük önem verilmektedir.
Bu sistem, suç işleyen bireylerin toplumsal hayata uyum sağlamasını kolaylaştırırken, suç oranlarının da azaltılmasını hedefler. Ayrıca, hükümlülerin rehabilitasyonu sayesinde, aile ve toplum bağlarının güçlenmesine katkı sağlanır. Sistem, suç mağdurlarının haklarının korunması ve adil yargı uygulamalarının sağlanması açısından da büyük önem taşımaktadır.
Hasan Basri Yalçın’ın Kazası ve Hayatı Hakkında Detaylar