41,4995$% 0,23
48,5171€% 0,43
5.051,23%1,02
8.451,00%0,78
33.701,00%0,78
11.151,20%-1,99
Günümüzde beyin aktivitelerini izlemek ve analiz etmek amacıyla kullanılan en etkili ve uygun maliyetli yöntemlerden biri, yakın kızılötesi spektroskopi (fNIRS) teknolojisidir. Ancak bu yöntem, ışığı yalnızca birkaç santimetre derinliğe gönderebildiği için, beynin daha derin bölgelerindeki aktiviteleri incelemede hâlâ büyük ve yüksek maliyetli MRI cihazlarına bağımlı kalınmaktadır.
Son araştırmalarda, bilim insanları, fNIRS teknolojisini geliştirmek ve sınırlarını aşmak amacıyla önemli adımlar attı. Araştırmacılar, ışık kaynağının gücünü güvenli sınırlar içinde artırmayı ve ışığın toplanmasını sağlayan sistemlerin hassasiyetini yükseltmeyi başardı. Bu iyileştirmeler sonucunda, yalnızca birkaç foton beynin derin bölgelerine ulaşabilmesine rağmen, bu geçişin mümkün olduğu ilk kanıtlar elde edildi.
Ancak bu yeni yöntem hâlâ birçok sınırlamaya sahip. Çalışma, yalnızca sekiz katılımcı üzerinde test edildi ve başarı yalnızca bir kişide görüldü. Bu kişi, açık tenli ve kel bir erkekteydi. Uygulama ise yaklaşık 30 dakika süren, özel donanımlar kullanılarak gerçekleştirilen uzun ve detaylı bir tarama sürecini gerektiriyor. Araştırmacılar, şu anki kısıtlamaların farkında olduklarını ve esas amaçlarının, ışığın insan kafatasının içinden geçebileceğini göstermenin olduğunu belirtiyorlar.
Bilim insanları, elde edilen verileri detaylı 3B kafa taramalarına dayanan bilgisayar modelleriyle karşılaştırdı. Sonuçlar, iki veri setinin neredeyse tamamen örtüştüğünü gösteriyor ve bu da yöntemin geçerliliğini ve potansiyelini ortaya koyuyor. Ayrıca, araştırmada dikkat çeken bir diğer önemli bulgu ise, ışığın kafatası içinden rastgele değil, belirli yolları izleyerek geçtiği tespit edildi. Özellikle beyin omurilik sıvısı gibi daha saydam bölgelerden geçerken, ışığın saçılma oranının azaldığı gözlemlendi. Bu bilgi, ileride beyin taramalarının daha odaklı ve etkili yapılmasına olanak sağlayabilir.
Şu anki çalışmaların uygulamaya geçmesi uzak olsa da, bu teknolojinin uzun vadede felç, beyin travmaları ve tümörlerin daha erişilebilir ve güvenli bir şekilde taranmasını sağlayacağı düşünülüyor. Glasgow Üniversitesi ekibi, bu yeni yöntemin, taşınabilir, ekonomik ve daha erişilebilir beyin görüntüleme cihazlarının geliştirilmesine temel oluşturabileceğini belirtiyor: “Non-invaziv ışık tabanlı beyin görüntüleme teknikleri, taşınabilir EEG cihazlarıyla yüksek maliyetli fMRI sistemleri arasındaki büyük farkı kapatabilir.”
Yine de, bu çalışmalar beynin içine ışık tutabilmek ve derinlere inmek için atılmış büyük bir adım olsa da, henüz ilk aşamalarda bulunuyoruz. Gelecekte, bu teknolojinin geliştirilmesiyle, birçok nörolojik hastalığın tanısında devrim yaratacak ve beyin sağlığı alanında yeni ufuklar açılacaktır.
Black Myth: Wukong Steam’de İlk Kez İndirimde!