40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
Paris – Fransa’da laiklik, ulusal kimlik ve İslam’ın toplumdaki yeri eksenindeki tartışmalar, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un merkezdeki partisi Rönesans’tan (Renaissance) gelen yeni bir öneriyle yeniden alevlendi. Parti, 15 yaşın altındaki kız çocuklarının tüm kamusal alanlarda Müslüman başörtüsü takmasının yasaklanmasını gündeme getirdi. Bu öneri, Cumhurbaşkanı Macron’un Fransa’da “siyasal İslamcılık” olarak adlandırdığı olguyu ve Müslüman Kardeşler hareketinin varlığını ele almak üzere üst düzey bir hükümet toplantısına başkanlık ettiği bir dönemde geldi. Hükümet, geçtiğimiz yıl Macron tarafından hazırlatılan ve Müslüman Kardeşler’in Fransa’daki varlığına dair “ciddi” bulgular içerdiği belirtilen bir raporu değerlendiriyor.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı Élysée’den yapılan açıklamaya göre, Macron’un geçen yıl hazırlattığı Müslüman Kardeşler raporu, hareketin Fransa’da “ulusal bütünlüğe yönelik bir tehdit” oluşturduğu ve “toplumun dokusunu ile cumhuriyetçi kurumları” zayıflatma riski taşıdığı sonucuna vardı. Raporun tamamının bu hafta sonuna kadar yayınlanması beklenirken, bulgularının “ciddiyeti” nedeniyle hükümetten Haziran ayından önce bu sorunlara yönelik somut öneriler geliştirmesi istendi.
Agence France-Presse (AFP) tarafından bir kopyası elde edilen raporun, İslamcılığın Fransa’da “aşağıdan yukarıya doğru” yayıldığına işaret ettiği belirtiliyor. Bu ifadenin, belediye politikaları, hayır kurumları, okullar ve spor grupları gibi alanlardaki etkiye atıfta bulunduğu ve bunun “kısa ile orta vadede bir tehdit” oluşturduğu kaydediliyor.
Élysée Sarayı yetkilileri, Müslüman Kardeşler hareketinin “Avrupa’da mevcut olduğunu ve hedefinin açıkça Avrupa olduğunu” belirterek, “Avrupa Birliği içinde farkındalık yaratmanın” gerekliliğini vurguladı. Bununla birlikte, Élysée “tüm Müslümanların aynı kefeye konmaması gerektiği” ve mücadelenin “İslamcılığa ve onun radikal aşırılıklarına karşı” olduğu konusunda “tamamen aynı çizgide” olunduğunu da ekledi.
Hükümet toplantısı öncesinde, Macron’un partisi Rönesans’ın lideri ve eski Başbakan Gabriel Attal, çarpıcı önerilerle gündeme geldi. Attal, “15 yaşın altındaki reşit olmayanların kamusal alanlarda başörtüsü takmasının yasaklanmasını” önerdi. Le Parisien gazetesine konuşan Attal, genç kızların taktığı Müslüman başörtüsünün “cinsiyet eşitliğini ve çocukların korunmasını ciddi şekilde zedelediğini” savundu. Attal ayrıca, 18 yaşın altındaki kızlarını başörtüsü takmaya zorlayan ebeveynler için yeni bir cezai suç oluşturulmasını istediğini de belirtti.
Attal’ın başörtüsü yasağı önerileri, özellikle sol siyasetçiler tarafından eleştirildi. Sosyalist Parti milletvekili Jérôme Guedj, Attal’ı “aşırı sağı takip etmekle” ve Fransız laikliğini (laïcité) Müslümanlara karşı bir araca dönüştürmekle suçladı.
Fransız Müslüman Konseyi ise yaptığı açıklamada, tüm Müslümanların hedef alınmaması konusunda uyarıda bulunarak, devletin “Fransa’daki Müslümanlara yönelik genelleştirilmiş bir şüpheyi kesinlikle beslememesi” gerektiğini ifade etti.
Fransa, kilise ile devlet işlerinin kesin bir şekilde ayrılmasına dayanan laik bir cumhuriyettir ve bu ilke, tüm özel inançlar için eşitliği teşvik etmeyi amaçlar. Devlet, din konusunda tarafsız kalırken, herkesin kendi inancını özgürce yaşama hakkını güvence altına almakla yükümlüdür.
Mevcut Fransız yasalarına göre, okullar ve hastaneler de dahil olmak üzere devlet binalarındaki memurlar, Hristiyan haçı, Yahudi kipası, Sih türbanı veya Müslüman başörtüsü gibi belirgin dini semboller takamazlar. 2004 yılında Fransa, devlet okullarında kızların İslami başörtüsü takmasını – diğer tüm dini sembollerle birlikte – yasaklamış, okulların tüm dinlerden arındırılması gerektiğini savunmuştu. Ayrıca, hükümet içinde yerel spor müsabakalarında Müslüman başörtüsünü yasaklayacak yeni bir yasa önerilmesine dair tartışmalar da sürmektedir.
Bu gelişmeler, Fransa’da ulusal kimlik ve İslam konularının siyasetin merkezinde yer aldığı ve aşırı sağın oy oranını artırdığı bir döneme denk geliyor. 2022’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci gelen aşırı sağ lider Marine Le Pen, Fransa’daki tüm kamusal alanlarda herhangi bir kadının Müslüman başörtüsü takmasının yasaklanmasını önermişti.
Son olarak, eski İçişleri Bakanı ve şimdi senatör olan, sert sağcı politikalarıyla bilinen Bruno Retailleau‘nun, eski lider Éric Ciotti’nin Le Pen ile ittifak kurmak üzere ayrılmasının ardından geleneksel sağ parti Cumhuriyetçiler’in (Les Républicains) başına seçildiği belirtiliyor. Retailleau, Çarşamba günkü hükümet toplantısı öncesinde medyaya yaptığı açıklamada, siyasal İslamcılığın “sportif, kültürel, sosyal ve diğer derneklere sessizce sızdığını” ve nihai amacının “tüm Fransız toplumunu şeriat hukukuna sürüklemek” olduğunu iddia etti.
Müslüman Kardeşler raporu sonucunda başörtüsüne yönelik kısıtlamaların, hükümetin Haziran ayına kadar sunması beklenen öneriler arasında yer alıp almayacağı henüz kesin değil. Ancak bu tartışmalar, Fransa’nın laiklik anlayışı, toplumsal uyum ve dini özgürlükler konusundaki hassas dengeleri bir kez daha gündeme taşıyor.
Sonuç olarak, Fransa’da laiklik, ulusal kimlik ve İslam eksenindeki karmaşık ve çok katmanlı tartışmalar, Macron’un partisinden gelen yeni başörtüsü yasağı önerisi ve hükümetin “siyasal İslamcılık” olarak tanımladığı olguya karşı atacağı adımlarla yeni bir boyut kazanmış durumda. Bu gelişmelerin sadece Fransa’nın iç politikasını değil, aynı zamanda Avrupa genelindeki benzer tartışmaları da etkilemesi bekleniyor.
Gazze’de Savaşın Sonu Yakın mı? ABD’den ‘İyimserlik’ Mesajı, Netanyahu’dan Ateşkes İçin Şartlı ‘Trump Planı’ Vurgusu
[…] Kürsi, Kuran-ı Kerim’in en bilinen ve en çok okunan ayetlerinden biridir. Müslümanlar tarafından sıkça okunması tavsiye edilen bu ayet, içerdiği derin manalar ve taşıdığına […]